Kayıtlar

11 EKİM

Kız çocuklarımızın elalem ne der kaygısından kurtulmaları, güçlü olmaları, her şeyden önce kendi kaderlerini çizmekte söz sahibi olabilmeleri, ülkemizdeki hatta dünyadaki bir çok sorunun da çözümünde etkili olacaktır. Vah vahlara, ayıplara boğmadan, öz güvenli kız çocuklarımızın sayısının her geçen gün daha çok artması, kendi bedenleri üzerinde sadece kendilerinin söz sahibi olabilmesi içindir "Dünya Kız Çocukları Günü". Ülkemizde genellikle yeni evli çifler, ilk çocuklarının erkek olmasını isterler. Aslında bu beklenti bizlerin zihnine yüz yıllar öncesinden kazınmıştır. Feodal anlayışın izlerini bir türlü yok edemediğimiz için, erkek çocuk büyüdüğünde babaya yardımcı olacak, babanın soyunu devam ettirecek ve fiziksel olarak aileyi tehlikelerden koruyacak diye düşünülür. Oysa aileyi ya da ailedeki kadınları hangi tehlikelerden korumakla görevli erkek çocuk?Kendi hem cinslerinden (erkeklerden) korumak gibi bir görevi olduğu düşünülüyor.

ÇÜRÜMEK

Nasıl Böyle Olduk? Ben tek başıma sokağa çıkmaya, akşam bir arkadaşımla bir yerde oturup kahve içip, sohbet etmeye korkmaya başladım. Ben böyleysem genç kızlar ne yapsın?Onların gündüz vakti dahi güvende olduğunu düşünmedikleri, korktuklarını görebiliyorum. Kime emanet edeceğiz canımızı bu ülkede. Sosyal bir çürüme var ve toplum olarak en büyük sorunumuz bu! Özellikle bazı televizyon kanallarının gündüz kuşaklarında yer alan birbirini aldatan eşlerin ve arkadaşların yer aldığı programlar sosyal çürümenin boyutunu gözler önüne seriyor. Ayrıca ekonomik sıkıntılar, bazı liyakatsız kişilerin hak etmedikleri makamlara gelmesi, eğitim sisteminin içinin boşaltılması, hoş görünün, iyi niyetin ve güvenin yerini korku, tehdit, torpilin alması, demografik yapının ısrarla değişime uğratılmaya başlaması, bu ülkenin uzun yıllardır katlanarak artan sorunları sonuç olarak kadınların ve çocukların can güvenliği için giderek daha çok tehdit oluşturmaya başladı. Kadın

KISA ROMAN

Güzellik anlayışı veya algısı kişiden kişiye farklılık gösterir. Standart bir tanımın yapmak mümkün mü? Örneğin ülkemizde geçenlerde yapılan güzellik yarışmasında birinci seçilene basından okuduğum ve sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla olumsuz çok eleştiri geldi. Oysa oldukça donanımlı,tıp fakültesi mezunu, onkoloji konusunda bilimsel çalışmalar yapmak gibi harika projeleri var. Ancak çoğunluğun beklediği gibi 90-60-90 ölçülerinin dışındaki özellikleri övgü yerine eleştiri yağmuruna tutuluyor. İçten, dürüst, çalışkan ve kendi içinde müthiş güzellikleri çoğunluk görmek istemiyor. Dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. O sırada ortaya Stellovski adında bir yayıncı çıkar. Dostoyevski’ye şunları söyler: “Bak senin bütün borçlarını kapatacağım. Sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. Fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden bir kısa roman istiyorum. Bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermeyi kabul edec

25 DOLAR

Her insan farklı bir dünyadır. Genellikle hayattan beklentilerimizle gerçekliklerimiz arasında inanılmaz farklılıklar olur. İşte bu noktada bazılarımız elimizden geldiğince, şartları zorlar ve beklentilerimizin gerçekleşmesi için mücadele ederiz. Belki bu mücadele istediğimizi elde etmeye yetmeye bilir. Olsun mücadele etmek inanç ve azimi bizi hayata bağlayan çok önemli bir değerdir. Bazen büyük hayal kırıklıkları yaşamamıza da neden olabilir. Yenilgiyi kabullenmek güç olsada; genellikle inanmak ve inandığın için mücadele etmek o yenilginin yükünü hafiflir. Babası bir İtalyan berberdi.. Annesi Fransız asıllı Rus bir dansçı.. Yoksuldular.. New York'ta zor geçiniyorlardı.. Onun doğumunda annesi sorunlu bir hamilelik süreci yaşamıştı.. Bu nedenle sol gözünde, kulağında ve üst dudağında kalıcı hasar oluşmuştu.. Kısmi felç.. Ağzı yana kayıyordu. Dudakları orantısız duruyordu. Üstelik sol gözü sağ gözüne oranla daha aşağıdaydı.. O yüzden insan içine çıkamıyor, okula gidemiyor, arkadaş ed

KARA HALK

Özellikle son yıllarda varla yok arasında yaşar bazı çocuklar ve kadınlar. Varlıkları umut gibi görünse de yoklukları bazı büyüklerin veya erkeklerin günahlarını yok edeceği düşünüldüğü için mi bilinmez, öldürülmelerinde-susturulmalarında sakınca görülmez diye düşünmeden duramıyorum. Kime ve neye üzüleceğimizi bilemez olduk. Sürekli ya çocuklar ya da kadınlar tecavüze uğrayıp öldürülüyor. Tabii bu kadar yoğun ve değişken gündemin içinde patili dostlarımızın katledildiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Belki olayların yoğunluğundan sık sık dile getiremesekte asla unutmadık ve unutmamız söz konusu dahi olamaz. Patili dostlarla ilgili katliam yasasının geri çekilmesi için tam 48 (kırk sekiz) gündür Edirne'de oturma eylemi yapılıyor. Ama ülkemizde gündem öyle hızlı değişiyor ki, bazı şeyleri yeniden hatırlatmak ve gündemde tutmak gerekiyor. Son yıllarda bir çoğumuzun toplumsal algıları değişti. Olumsuz olaylar bizim uzağımızdaysa ve bize fiziki olarak zarar vermiyorsa yok

ÇOCUK

Ülkemizde yüzlerce anne-baba adayı çocuk sahibi olabilmek için birçok tedavi ve masrafı göze alıyor.Defalarca tüp bebek yapabilmek için avuç dolusu paraları çocuk sahibi olabilmek için geda ediyorlar. Bu çabalar da olumsuz sonuçlanırsa, evlat edinebilmek için Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüklerine baş vuruyorlar. Bu başvurudan sonra aday aileler onlarca görüşmeye tabi tutuluyor, Kurum yetkililerince detaylı araştırma ve ziyaretlerle inceleniyor,tam teşekküllü bir devlet hastanesinden de ruh ve beden sağlıklarının yerinde olduğuna dair sağlık raporu alıyorlar ve eğer bu uzun ve yorucu süreçten sonra uygun görülürlerse evlat edinebilmek için sıraya giriyorlar. Sıra beklemek bazen aylar bazende bir yılı buluyor. Bir yandan çocuk sahibi olmak için can atan aileler var. Bir de kaybolan, istismara uğrayan ve öldürülen çocuklar gerçeği var maalesef.Gazeteci Fatih Altaylı'nın anlattığı verilere göre Türkiye'de b

TESADÜF

Çocukken günlük tutardım, ancak çok ayrıntılı şeyler yazmazdım. Belki bizim jenerasyonun bir çoğu günlük tutma işini yapmıştır. Bir de bizim çocukluğumuzda arkadaşlarımıza yazdırmak için hatıra defteri edinmek gibi bir geleneğimiz veya alışkanlığımız vardı. Binbir zorlukla sevdiğim arkadaşlarımın yazması için dışı pembe minik çiçeklerle bezeli suni deri gibi, kilitli bir hatıra defteri alabilmiştim. Çok mutlu olmuştum defteri aldığımda. O defteri kıt kanaat verilen harçlıklarımı kuruş kuruş biriktirip öyle alabilmiştim. Okulla evimizin arası yürüyerek en az kırk beş (45) dakika sürüyordu. Fakat para biriktirebilmek için dolmuşa binmekten vaz geçtim. Gerçi okumak için aldığım kitaplarımı da aynı fedakarlıklarla biriktirdiğim üç beş kuruş harçlıklarımla zar zor alırdım. Belki okul kantininden haftada bir defa alabileceğim bir simit ve gazoz hakkımı da pek kullandığım söylenemez. Çocukluk işte, Allahım! O defterle sanki dünyanın en