Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KALİFİYE

Bu yazıma televizyonda az önce ana haber bülteninde izlediğim bir haber vesile oldu. İnsanlar çocukları olduğunda biraz büyümeye başlayınca hemen bir beklenti içerisine giriyorlar; "Benim çocuğum doktor olacak, mühendis olacak." diye. Bu ilk başta iyi bir dilek gibi görünse de zamanla büyük bir beklentiye dönüşebiliyor. Belki genç anne babalar daha gerçekçi davranabilirler. Zaten eğitim sistemi de çocuklarımıza kesinlikle üniversite okumaya yönlendiriyor. Üniversitede okuyan gençler de iş para kazanmaya gelince, onlar da beklentiye giriyor. Masa başında, bilgisayar karşısında ve iyi geliri olan bir iş arıyor. O kadar çok mühendis mezun etti ki üniversiteler, mühendislerin kendi alanlarında çalışabilecekleri yerler azaldı. Aynı şekilde herkesin üniversite okumasını bizzat devlet destekledi "Her İle bir üniversite projesi" ile. Yani bu bir eğitim depremi aslında. Aynı şekilde habire yeni yeni özel üniversiteler açılıyor. Yeni açıla

ÖĞRETMEN

Geçenlerde bir öğretmen arkadaşım Japonya’da yaşadığı anılarını anlattı: “Japon meslektaşım hocam Yamamoto’ya sordum: “Japonya’da Öğretmenler Günü’nü nasıl kutlarsınız?” Soruma şaşırarak cevap verdi: “Öğretmenler günümüz yok.” Cevabını duyunca ona inansam mı inanmasam mı bilemedim. Aklımdan şöyle bir düşünce geçti: “Ekonominin, bilimin, teknolojinin gelişmiş olduğu bir ülke neden öğretmene bu kadar saygısızlık ediyor?” Bir keresinde, işten sonra Yamamoto beni evine davet etti. Okuldan uzakta yaşadığı için metroya bindik. Akşam yoğun saatlerde metro vagonları aşırı kalabalıktı. Bir şekilde içeri girdikten sonra korkuluğu sıkıca kavradım. Aniden yanımdaki koltukta oturmakta olan yaşlı bir adam bana yerini verdi. Bir yaşlının bu kadar saygılı tavrını anlamadığım için önerilerini kabul edemedim ama ısrarcıydı, oturmak zorunda kaldım. Metrodan inip Yamamoto’nun evine geldiğimde durumu ona anlatıp adamın neden böyle yaptığını açıklamasını istedim. Yamamoto gülümseyerek öğretm

GİZLİ HABERLEŞME

Biz kadınların anne olmanın dışında da müthiş işlere imza attığını tarih boyunca biliyoruz. Bazen kraliçe olarak gördüğümüz kadın, en güçlü devletleri yönetmiş, savaşta güçlü bir komutan olarak ordusunun başında ülke savunmasını hakkıyla yapmış, toprağın üretiminde en zor görevleri alıp toprak işçisi olmuştur. Toprağı yeşertip insanların beslenmesini sağlamıştır. En güzel resimleri çizip sanatın yüceliğini bize anlatandır. Ruhumuza hitap eden nağmeleri notayla buluşturup kulağımıza ulaştıran bestekardır kadın. Evimizi çekip çeviren, yeri geldiğinde de vatanı için en büyük fedarlığı yapandır.Siyaset içinde yer alıp başbakanlık ve bakanlık görevini üstlenip ülkeye huzur dağıtandır. İnsanlara sevgiyi, merhameti ve vicdanı en iyi kavratan kadındır. Çünkü kadın, her şeyden önce annedir. Şu anda bu yazımı online yazıyorum, daha sonra sizlerin okuması için gazeteye yine aynı şekilde online göndereceğim ve gazetemizde hem yazılı baskıs

YABANCILAŞMAK

Büyük şehirler bana karmaşık gelir. Yoğundur büyük şehirde yaşayanlar, belki de birçok şeyden fedakarlık etmişlerdir buradaki yoğunluğa ve koşturmacaya uyum sağlamak için. En çok ta uykularından fedakarlık etmişlerdir muhtemelen. Çünkü büyük şehirde bir yerden başka bir yere yetişebilmek için erkenden kalkıp yola revan olmak zorundasınız. Hastaneye gitmek isteseniz bile evden epeyce erken çıkmalısınız ki sıraya girip muayene olabilesiniz yada tahlil yaptırabilesiniz. Büyük şehirde yaşayan tanıdıklarımla konuştuğumda bu yoğunluğu ve koşturmacayı kabul etseler de, daha sakin bir yere taşınmak ta istemiyorlar, bu durumu içselleştirmişler adeta. Kendi kendime düşündüğümde, bunun kabullenmek mi ya da öğrenilmiş çaresizlik mi olduğuna karar veremedim. Tabii büyük şehirde yaşamanın artıları da azımsanmayacak kadar fazla. İstediğiniz veya aradığınız ne varsa daha rahat ulaşabiliyorsunuz. Bu bir tiyatro oyunu olabilir, bir giysi, kitap veya sinema filmi, alanı