FARKINDALIK

Oğlum hastaneye yatalı üç gün olmuştu ve nefes almakta güçlük çektiği için gitmiştik.Uzun  uğraş ve ricalar sonucunda akciğerlerde biriken sıvı alındığında oğlumun söylediği sözü asla unutmayacağım: “Anne, nefes alabilmenin bu kadar değerli olduğunu bilmiyordum.” Bazen günlük hayatta yaptığımız ve yaşadığımız rutinlerimizin aslında ne kadar değerli olduğunun farkında bile değiliz. Rahatça su içebilmenin ya da kahvaltı yapabilmenin ,yolda  bir arkadaşınla laflayarak  yürümenin de altın değerinde olduğunu böylece öğrendik. Erkekler sabahları sakal traşını olurken söylenirler, kendi kendilerine “yine uzamış sakallarım “diye. Hani sabahları işe ya da okula gitmek için üşenirsiniz ya. Hayır üşenmeyin, sabahleyin yataktan desteksiz kalkabilmek de meğer çok değerliymiş .                                             İşte biz kimine göre uzun sayılmayan, ama bizim için kabus olan altı (6) ay boyunca normal koşullarda belki hiç farkında olamayacağımız detayları farkettik. Örneğin hastanelerde doktor ve hemşirelerin hasta ve hasta yakını  ile olan iletişiminin çok ama çok önemli olduğunu, özellikle doktorun söylediği en ufak bir cümlenin bizlerde yarattığı etkiyi gördük. Belki doktorlar için rutin sayılabilecek gün içindeki davranışları bizler için farklı ifadeler içerebiliyor. Bence bazı mesleklerde ayrıca iletişim ve kişiler arası diyalog eğitimi verilmeli. Bizlerin hassasiyetinin farkında olmayan doktor ve hemşirelerden bazıları kırıcı ve kaba olabiliyorlar. Özellikle bir de “SEN”diye hitap ediyorlar ve bizleri küçümsediklerini hissediyoruz.
                  Sonra 20 yaşındaki bir genç için yürüyebilmenin  altın değerinde olduğunu anladık. Evimizin özlemi oğlum açısından hep devam etti...Bir de biz sırt ağrılarının yataktan kaynaklandığını düşündüğümüz için oğlumun isteği ile yeni yatak almıştık. Ne zaman biliyor musunuz? Hastaneye yatırılmadan üç gün önce sipariş ettik ve yaklaşık bir ay sora geldi. Aldığımız  yatakta doğru dürüst yatamadı, çünkü hastane odalarında kalmaktan fırsat bulamadı. Oğlumun yeni yatağını kredi kartından taksitle almıştım. Oğlumun ölümünden sonra yeni  bir ay önce bitti ödemeleri. Dört aydan beri kart ekstremi her gördüğümde ki o ızdırabı anlatamam.Hep mutlu olsun diye çabaladım da  kendi yeni yatağında doya doya yatmasını sağlayamadım. İşte bir insanın kendi yatağında uyuyabilmesinin ne kadar değerli olduğunu da öğrenmek mecburiyetinde kaldık. Çünkü yavrum hep “anne yatağımı özledim.“ diyordu. Özlemleri ,hayalleri ve hayatı parmaklarımızın arasından öylece kayıp gitti de hiç bir şey yapamadık. Hayat bazı şeyleri o kadar acımasızca dayatıyor ki, ne desek karşılık bulamıyor. Yüreğim yangın yeri, ne anlatsam da oğlumu geri getirmez bilirim.Sevgi en güçlü yoldaşınız olsun 🌷🧚‍♂️🌷🌸💐

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM