İYİLEŞMEK

Trakya Tıpta Onkoloji Bölümünde oğlumla yatarken eşimle dönüşümlü kalıyorduk. Eve gelen çamaşırları yıkayıp kurutuyor, ertesi gün hastaneye gidecekleri hazırlıyorduk. Geçen yıl tam bu vakitler ( 21/Temmuz/ 2018) eve ben geldim. Yemek de kalmamıştı. Çamaşırları yıkadıktan sonra yemek pişirdim, daha sonra yoğurt mayaladım, sabah hastaneye götüreceklerimi toparladım. Evet bir de yemek pişirip götürmek zorundaydık. Çünkü hastanede çıkan yemekleri yemek mümkün değildi. Düşünsenize, o kadar yoğunluk ve stresin içinde bir de yemek pişirmekle uğraşıyorsunuz. Hastanede pişen yemekler hem lezzetsiz, hem de kalitesiz olduğu için  mecburen evde uğraşıyorduk.  Bir de Edirne’de oturmayan, ama burada tedavi gören hasta ve yakınlarını düşünemiyorum bile. Onların böyle bir olanakları da yok.  Her koşulda çaresizlik çok zor.  Uyanınca da geceden pişirdiğim yemekleri hastaneye götürmek için hazırlarken, oğlumdan yastığının fotoğrafı ile bir mesaj “anne bak  saçlarım dökülüyor.” O görüntüyü ve ondan sonraki her sabahı oğlumun yastığına ne kadar saçı dökülmüş diye gerilerek ve üzülerek geçirmeye başlamıştık. Her gördüğümde boğazıma yumruk tıkanıyordu. Siz bir genç adamın her gün dökülen saç tellerini kontrol ederken  ve sayarken yüzünde beliren hüznü ve burukluğu izlerken görmenin ne demek olduğunu bilir misiniz? Hele “ O “ sizin biricik oğlunuzsa....                                                                                                                             Tabii sadece saçları dökülmedi. Aynı zamanda kaşları, kirpikleri ve vücudunun diğer bölümlerindeki tüyler de dökülmeye başlamıştı. Bazen “anne çok çirkin görüyor muyum” diye  sorması ise, psikolojik olarak aslında kemoterapi alan hastaların  profesyonel desteğe  ihtiyacı olduğunu da gözler önüne seriyordu. Ama Trakya Tıp Fakültesi Onkoloji Hastanesinde nedendir bilinmez, böyle bir destek hizmeti de verilmiyor. Ölümüne yakın, otolog ilik nakli bahanesiyle gönderildiğimiz GATA Ankara Onkoloji bölümünde, bu destek hem hastalara hem de hasta yakınlarına veriliyor. İkisi de Üniversite hastanesi. Ama yöneticilerinin anlayış farklılığı işte.                                                           Sonra kemoterapinin ve hastalığın etkisiyle kaybettiği kilolar. Ne garip bir dünya . Sağlıklıyken diyet yapıp kilo vermek için uğraşırken, bu hastalıkla birlikte kilo kaybetmesine de üzülüyordu oğlum. Ama ben, oğlumla her şeyin düzeleceğine ve sağlığına kavuşacağına dair düşüncelerimi ve inancımı  paylaşmaktan  asla vazgeçmedim. Hep iyileşeceğine inandım çünkü. Ama hayat sizin tek seçenekli inançlarınızı da sırası geldiğinde yerle bir edip çoktan seçmeliye dönüştürüp, en berbat  alternatifi  de size zorla seçtiriyor. Siz ne mi yapacaksınız?  Hiçbir şey! Hem de kocaman bir hiçlikle karşı karşıya kalıyorsunuz.Adı KADER mi oluyor yaşananların o zaman?

Yorumlar

  1. Onun için nasıl çabaladığını en iyi bilenlerden biriyim canım arkadaşım. Ne yazık ki hayat sizi en kötü seçeneğindeki katlanmak zorunda bıraktı

    YanıtlaSil
  2. Allah sabrını ve soğukluğunu versin😥

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM