NESLİCAN TAY VE CUMHUR DENİZ UYSAL

Güzel gülüşlü, güçlü, hastalığına rağmen hayata tutunabilmek için sonuna kadar direnen  ve çevresine güzel anılar bırakarak, bu dünyadan bir genç kız geçti. 21 yaşında, hayallerini bu dünyada bırakarak...                  Gençlerin hayalleri nelerdir, hiç düşündünüz mü diye sorsam, bana onlarca hayal sıralarsınız. Büyümek, okumak, okullarını başarı ile bitirerek iyi bir meslek sahibi olmak, sevdiği ve ömrünü birlikte paylaşabileceği bir eş bulmak, bir arabası olmak, en kaliteli giysiler giymek, marka yerlerde yaşayıp alışveriş yapmak, sevdiği müzikleri dinlemek, diye devam edip uzayan hayaller listesi... Çevremizde gördüğümüz gençlerin, hatta belki de bir çok insanın hayali de olabilir. Ama Neslican Tay’ın yada Cumhur Deniz’ in hayali?.. Neslican : “Sol ayağınızın kıymetini bilin.” diyordu bize. “Cumhur Deniz de :  “Teşkür ederim, ben iyiyim, iyileşeceğim, üzülmeyin.” deyip gülümsüyordu. Ve bana : “Bir tanem, bak, iyileşiyorum değil mi? Üzülme olur mu?” diyordu bazen. Ölümünden önce söyleyebildiği son cümlesi de, gözlerime bakarak kısık ses tonuyla : “EN SEVDİĞİM İNSAN“ olmuştu. Neslican kanserle yıllarca mücadele etti ve özellikle son dönemini sosyal medyada paylaştı. Cumhur Deniz’im altı ay mücadele etti ve ben paylaşmasaydım eğer, sosyal medyada hiçbir görüntü ya da düşüncesini paylaşmayacaktı belki de. Çünkü kendi kendine söz vermişti; “İyileşince fotoğraf paylaşacağım.” diye. Yani yaşamaya inandılar. Bu gençler yaşıt, fen lisesi mezunu, üniversite öğrencisi ve her şeye rağmen yaşamaya inanmışlar. Neslican da oğlum gibi sarkomun en agresif türlerinden birine yakalanmış. Üç defa hastalığı hayatından çıkarmış. Sarkom, özellikle genç ve çocuklarda başladığında, onları  bu dünyadan almadan gitmiyor. Özellikle metastaz  olduktan sonra kurtulma olasılıkları yok.  Bu hastalık küçük hücreli ve hızlı bölündüğü için öldürüyor. Ama ikisinin de en büyük özellikleri, hastalıkla mücadele ederken gülümsemeyi, çevrelerindeki insanlara pozitif enerji göndermeyi ihmal etmediler. Ben oğlumdan biliyorum. Arkadaşlarını kendisi teselli ediyordu. Eminim Neslican da aynısını yaptı.                                                                                              “Yaşamayı ciddiye alacaksın. Yani o derecede ki.... Yaşamak ağır bastığından.” Yaşamlarını ciddiye aldılar bizim çocuklarımız. Zorlukları gülümseyerek göğüslediler. Onlar ve onlar gibi olan gençlerin en büyük hayali nedir, diye sorarsanız; kimseye hissettirmemeye çaba gösterseler de, bu gençler yukarıda sıraladığım hayallerin hiç birini kuramadılar bu dönemde. Özellikle hastalıklarının son dönemlerinde acı çekmemeyi, ağrılarına dayanabilmeyi, tuvalete gidebilmeyi, hatta rahatça, ağrısız ölmenin hayalini kurdular, bu pırlanta gibi değerli ve temiz gençler. Elbette ki en büyük hayalleri SAĞLIKLI OLABİLMEKTİ kanımca. Biliyorum, kendilerini bir hastanenin morgundaki çekmecelerden birinde hiç düşünmediler. Ama biz de oğlumuzu sabaha karşı 03:30’da, morgdaki çekmecelerden birinde görmeyi  hayal edemezdik. Orada, bir kız çocuğu var uzakta, benim oğlumla aynı kaderi paylaşan....

Yorumlar

  1. Onlar melek olup gittiler. Göklerden bizlere bakıyorlar. Neslican’ın Hikayesini okuduğum zaman Deniz’ciğim geldi aklıma ve gözyaşlarımı tutamadım arkadaşım. Nur içinde yatsınlar.😥

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM