TIBBİYE KARDEŞLİĞİ

               “03 EKİM 2019 “ Sizin için, bu yazdığım tarihin herhangi bir anlamı var mı? Belki içinizden birinin doğum günü, evlilik yıl dönümü, işe başlama tarihi, iki sevgilinin  tanışma tarihi, yeni bir ev alma veya alış tarihiniz olabilir. Peki ben bu tarihi niye yazıyorum?                               Mart ayında yerel seçimler öncesinde, Belediye Başkanımızın seçim vaatleri arasında, Park Projesi de vardı. Biz de oğlumun arkadaşlarıyla, yapılacak olan parklardan birine, oğlumun adının verilebileceğini düşündük. Gençler yerel seçimler öncesinde, sosyal medyadan bu konuda bazı paylaşımlarda bulunmuşlardı. Ancak seçimin yarattığı yoğunlukla, belki yeterince sesimizi duyuramamıştık. O arada gazetecilerden biri, oğlumun arkadaşı Emrecan Türkoğlu’nu Belediye Başkan Yardımcısı ile görüştürdü. Başkan Yardımcısı da : “Sokaklardan birine adını verelim.” diye önerince, Emrecan da bir dilekçe yazarak, bu olayı somut hale getirdi. Bu girişiminde öncelikle arkadaşlarının onayını aldı. Biz de gençlerin bu girişimine  saygı ve hayranlık duyduk, çok duygulandık.                                                                                                                                     Bu gencecik insanlar, daha önce de Tıp Fakültesi Dekanıyla görüşmüşler, Cumhur Deniz’imin adının ders gördüğü amfilerden birine verilsin diye. Ama Tıp Fakültesi yöneticileri nedendir bilinmez, değişik bahanelerle öğrencilerin bu talebine bugüne kadar olumlu veya olumsuz cevap bile vermediler.                                                                                                                                          Gençler, Tıp Fakültesinden umudu kaybedince, sosyal medyayı kullanarak oğlumun adının bir parka ve sokağa verilmesi için bir kampanya başlattılar. Belediye Başkanı ve Başkan Yardımcısı, kampanya ve talebe duyarsız kalmadı. Böylece Mart ayında başlayıp 03 Ekim’e uzanan, oradan da 29 Ekim’ e varan bir süreç gerçekleşti. 20 - 22 yaş arası gençlerin gösterdiği duyarlılığı, sahiplenişi, sorumluluğu ve vefayı, bu şehir bu kadar içten bir daha yaşar mı, bilinmez.                                                       Israrlı girişimler sonucu 03  Ekim’de sokak tabelası değişim töreni düzenlendi. Bugünün aynı zamanda oğlumun aramızdan ayrılışının tam dokuzuncu ayına denk gelmesi de, benim için ayrı bir önem ifade etmekteydi. Ama o gece, benim için çok uzun gecelerden biriydi. Sabah, bir türlü olmadı. Ben, sabaha kadar uyuyamadım. İçim içime sığmadı. Sanki oğlum mezardan çıkıp gelecek, ve benimle birlikte o tabela değişim törenini izleyecekti. Sokak tabelasının kırmızı kurdelesini birlikte açacaktık. Boynuma sarılacaktı, birbirimize bakıp dokuz aydan beri yaşadıklarımızın gerçek olmadığını birlikte haykıracaktık. Ben de herkese Cumhur’umun yaşadığını, herkesin yanlış anladığını gösterecektim. Ankara’dan geldiğinden beri tamamen iyileşmek için uğraştığını ve bunu başardığını söyleyecektim.                                                                                                                 Çünkü 20 yaşında bir gencin, hayata veda etmesinin normal olmadığını anlamaları için geldiğini söyleyecektik birlikte.                                                                                                                                  .                                  Oğlumun adı, bir sokağa verildi. Törenin yapılacağı da bize sadece bir gün önce bildirildi. Bir kaç gün önce bildirilseydi,  hangi hayalleri kurardım bilinmez.  Ve günlerce uyumaz, oğlumun sağlığına kavuştuğuna inanırdım belki...Gözyaşlarım sel oldu. Ama sadece üzüntüden değil, aynı zamanda hüzünle karışık mutluluktan, saygıdan ve sizlere olan güvenden, genç DOKTORLAR. Sizler iyi ki varsınız ve iyi ki oğlumun arkadaşı ve anne babasının yoldaşısınız.                                                                                                                            Ne desem bilemedim. Ama yaptığınız insani destek ve güveni hep hissedeceğiz. Arkadaşlarından birinin söylediği şu sözü de asla unutmayacağım : “Aynur teyzem, sen bize Cumhur’un emanetisin. Seni hiç bir zaman yalnız bırakmayacağız!”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM