BERKAY VE CUMHUR

Hayaller kurardık; çok yıllar sonraya, henüz inşa edilmemiş evlere ve doğmamış çocuklara dair. Öyle zengin oluruz diye değil, alın terimizle, emeğimizle bir şeyler yaparız diye. Güzel günler görürsek eğer, şükrederdik hayallerimize. İnsanca isteklerimiz gençliğimizi yansıtırdı. İyi bir okulu bitirirsek iyi bir meslek sahibi oluruz diye. Ya da ne bileyim ünlü bir yazar, şair veya ünlü bir sporcuyla tanışmak, bir futbol maçını yerinde izlemek gibi. Ne kadar içten ve insanca isteklerimiz vardı bizim aslında. Çalışıp hayalini kurduğum, gelecek vadettiğini  düşündüğüm bir Fakülteyi kazanmıştım. Hemde her yıl yaklaşık üç milyon gencin katıldığı sınavda yüzde ikilik bir sıralamayla hayallerime giden yolu açmıştım. İyi şeyler yapıyordum geleceğe dair. Siz kendinizi ödüllendirir misiniz? Şimdi okuyorsanız, bu yazıya cevabınız biliyorum evet olacak.                                                         Ailelerimiz de tıpkı bizim gibi. Çünkü çocuklarının hayallerini gerçekleştirmesinden başka ne isteyebilirler? Kısacası, herkes  mütevazi ve gerçekçi hayal peşinde.  Bu hayallerin gerçekleşme olasılığı da çok fazla.                                                                                                                               Tarih 10 Aralık 2016, yer İstanbul Beşiktaş Vodafone Arena stadı. Beşiktaş-Bursaspor maçı var. Onbinlerce insan bu maçı izlemeye geldi. Maç çok heyecanlı geçti. Maçın sonunda stadyumdaki taraftarlar güzel bir karşılaşma izlemenin keyfiyle evlerine doğru gidecekler. Stadyumun önüne çıkınca müthiş bir gürültüyle patlayan bomba ile insanlar ne olduğunu anlamadan panik ve kargaşanın ortasında kalıyorlar. Her yer kan gölüne döndü. Onlarca kişi yaralandı ya da hayatını kaybetti.                                                                                                                                                 İşte o insanlardan biri de 19 yaşındaki Berkay Akbay, yani ben. Ben de tıpkı Cumhur Deniz Uysal gibi hayallerimle hayatın bu acımasız gerçekliğinde kaldım. Cumhur Deniz Uysal ve ben, tıp fakültesi öğrencisiydik. Hayallerimize koşarken Cumhur’u kanserin en kötüsü, beni de patlatılan bir bomba hayattan aldı. İkimizin annesi de mahsun ve çaresiz. İkimizin adları da annelerimizin kollarında dövme olarak yaptırıldı.  İkimizin annesi de her gece ikimiz için ayrı ayrı dua ediyorlar, bize ulaşsın, iç dünyalarında bir küçük hüzün noktası azalsın diye. Belki aynı anda başlıyorlar duaya. Ya da mesafeler uzak olsa da, birlikte  özlüyorlardır bizi anne hasretiyle. Yani diyorum ki hasret kaldılar bize, sevgimize. Annelerimiz hayatımızda en sevdiklerimizdi.                                         SEVGİ YOLDAŞINIZ OLSUN 🌹

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM