BARIŞ OLSUN

Büyükbabamın bir sözü vardı, "Bu vatanın kıymetini bilin. Öyle kolay kazanılmadı bu topraklar!" der ve hüzünlenirdi. Büyükbabam özellikle Atatürk adını duyduğunda gözleri dolar ve konuşurken sesi titrerdi rahmetlinin, sanki bir şeyler boğazında düğümlenirdi. Anlamazdık neden bu kadar duygusallaştığını. Anlamazdık diyorum, çünkü yaşımız çok küçük, henüz ilkokula başlamamışım. Hatta kendi kendime düşünürdüm, "Koca dedeler ağlar mı?" diye. Babamın ağladığını görmemiştim ki, dedemin ağladığına şaşırmayayım. Üstelik bizim o yaşlarda Atatürk'ü düşünmemiz, ya da hayal etmemiz çok farklı. Dedem Trablusgarp Savaşı döneminde askere alınmış. Askerlik öyle beş altı ay değil, en az dört yıl. Trablusgarp'ta savaş başlayınca oraya gönderilen az sayıdaki askerlerden biri ve tesadüf bu ya, Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri oluyor. Trablusgarp Savaşında Atatürk'ün askeri dehasıyla Türk Ordusu galip geliyor. Ancak Balkan Savaşlarının başlamasıyla Trablusgarp masada, Uşi Antlaşması ile kaybediliyor. Bu topraklar İtalyanlara bırakılıyor. Antlaşma ile Osmanlı subay ve askerleri burayı terk ediyorlar, ama nasıl? Mustafa Kemal, bir yolcu gemisinin kazan dairesinde kömürlerin arasında, farelerin üzerinden zıpladığı ve yukarıdaki kamaralarda kalan yolcuların yemek artıklarından kalanları yemeğe çalışarak, 10 gün süren yolculuk sonunda İstanbul'a geliyor. Yıkanıp temizlenmek için evinin yolunu tutuyor. Evlerine geldiğinde kapının tokmağına vurarak kapının açılmasını bekliyor. Kapıyı açan annesi (Zübeyde Hanım) kapıdaki kişiyi dilenci sanıp bir sadaka vererek kapıyı kapatmaya kalktığında Atatürk, tanınmayacak halde olduğunu anlıyor ve annesine kendini tanıtıyor. Zübeyde Hanım göz yaşları içinde oğluna sarılıyor ve içeriye alıyor. Sonra Harbiye Nezaretine gitmek için yıkanıp paklanıyor. Hazırlandıktan sonra yola revan oluyor, bu defa Balkan Savaşlarında varanı savunmak için. Dedemlerse, aylarca süren açlık ve susuzlukla imtihan oldukları bir yolculuktan sonra memleketlerine ulaştıklarında kimse tarafından tanınmayacak hale geliyorlar. Demem odur ki; başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dedelerimiz, atalarımız, bu vatanı binbir zorlukla bağımsız hale getirebilmek için canları pahasına çok fazla fedakarlıkta bulundular ve bize bağımsız bir ülke bıraktılar. Çevremizdeki ülkeler arasında gelişen saldırı ve savaşlar,bize bağımsız bir ülkede yaşamanın çok değerli bir nimet olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM