BİR SABAH
Kötü gününüzde insanların yanınızda olması çok önemli elbette, ama asıl iyi gününüzde de sizinle mutlu olup, gülebilen insanlar daha çok değerli. Yani mutluluğunuza ortak olabilecek gerçek dostlara ihtiyacımız var. Acılarımızda insanlar bize destek oluyorlar, ama tamamının dostça ve içten olup olmadığını tam bilemeyiz. Belki acıdıkları için belki kendileri de aynı şeyi yaşamasınlar diye o olumsuzluğu kendilerinden uzaklaştırmak adına da yardım edebiliyorlar. Değerler nesilden nesile aktarılır. Başkalarının mutluluğuna da isteyerek ve severek ortak olmak önemli. Çocuklarımıza
hangi değerleri öğretiyoruz ve başkalarına
kazanmaları için ne kadar ilham veriyoruz?
Çoğumuz, onları güçlendirmeye yardımcı olmak
yerine, insanların zayıflıklarından
yararlanıyoruz. Bugün birçok insan bir başkasının başarısından ve mutluluğundan neredeyse rahatsız oluyor, kıskançlık krizlerine giriyor. Kenyalı koşucu Abel Mutai bitiş çizgisine sadece birkaç metre uzaklıktaydı, ancak tabelaları karıştırdı ve yarışı bitirdiğini düşünerek durdu. İspanyol yarışçı Ivan Fernandez hemen arkasındaydı ve neler olduğunu anlayarak Kenyalıya koşmaya devam etmesi için
bağırmaya başladı. Mutai İspanyolca
bilmiyordu ve anlamadı. Neler olduğunu anlayan Fernandez, Mutai'yi zafere itti.
Bir muhabir Ivan'a "Bunu neden yaptın?" diye
sordu. Ivan yanıtladı, "Benim hayalim, birgün
kendimizi ve başkalarını kazanmaya
zorladığımız bir tür topluluk yaşamına sahip
olabileceğimiz." Muhabir, "Peki Kenyalının kazanmasına neden izin verdin?" diye ısrar etti. Ivan, "Kazanmasına izin vermedim, o kazanacaktı. Yarış onundu" diye yanıtladı.
Muhabir ısrar etti ve tekrar sordu, "Ama
kazanabilirdin!" Ivan ona baktı ve yanıtladı:
"Fakat benim zaferimin değeri ne olurdu? Bu
madalyanın onuru ne olurdu? Annem bunun
hakkında ne düşünürdü?" Kıssadan hisse; kıskançlığın olmadığı, herkesin birbirine koşulsuz yardım ettiği, samimiyetin galip geldiği, beraber gülen ve beraber ağlayan insanların hüküm sürdüğü bir sabahta uyanmak dileğiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder