BEYAZ GECELER

Günlerden 21 Haziran, saat 24:00 ve hava yeni karardı. Ama iki saat sonra, yani 02:00 de hava yeniden aydınlandı. Yattığımız odanın perdeleri oldukça kalın, ışık ve ısı yalıtımı özelliğine sahip. Ancak perdeyi, pencereyi kapatacak şekilde tamamen örtmemişiz ve minicik aralıktan sabahın olduğu sızan ışıklardan anlaşılıyor. Merak ediyorum, saate bakıyorum ve saat 02:00! Sabah olmuş. Ama olsun, uyumam gerek. Saat 08:30 dan itibaren yoğun bir gezi programı var. Bütün gün koşturacağız ve çok hareketli bir gün olacak. İnsan beyni gerçekten çok ilginç. Sabahın ilk ışıklarını gördüğüm için bir türlü uyku tutmuyor. Ama olsun diyorum, saat 08:00 gibi kahvaltıda sadece koyu bir kahve içersem günlük koşturma maratonunu yarısını uyuklamadan atlatabilirim diye kendi kendimle konuşuyorum . O arada uyuyamadığım için eşimin de uykusu kaçtı sanırım. Bana: "Beyaz Gecelere geldik ve uyuyamaman gayet normal!" deyip moral verdi. Perdenin kenarından süzülen o ışık hüzmesini de sıkıca kapatarak bir kaç saat daha uyumamızı sağladı. Sabahleyin St. Petersburg'un ana meydanında, burada bulunan askeri okulun mezuniyet töreni provası vardı. Aynı günün akşamı da tören oldu. Ayrıca Neva nehrinde havai fişekler eşliğinde kırmızı bir yelkenli süzülerek yol aldı. Bu törenleri ve gösteriyi izlemek için dünyanın dört bir yanından onbinlerce kişi St. Petersburg'a akın ettiği için otellerde yer kalmamış, balkonlar, evlerin odaları yüksek bedeller karşılığında kiralanmıştı. Gece ışıklandırmaları, açılır köprüleri, düzenli, uzun ve geniş caddeleri, temiz kanal ve nehirleri, büyük parkları, yeşilliği, ünlü edebiyatçı ve müzisyenlerin uğrak yeri olması (Gogol, Puşkin, Çehov, Çaykovski) dolayısıyla gezilmesi gereken bir şehir. Hermitage Sarayı da aynı gün içinde ziyaret ettiğimiz, ancak tamamını dolaşamadığımız bir turistik yer olarak hafızamızda kaldı. Çünkü saray oldukça büyük ve üç milyonun üzerinde paha biçilemez değerli tarihi eser yer almakta. Eğer bu eserlerin tamamını görmeyi düşünüyorsanız sarayda en az on yıl kalarak sadece eserlere birer dakika vakit ayırmanız gerekiyor. Sarayda Mısır'da piramitlerin içinde olacağını düşündüğüm, mumyalanmış kral cesetlerini görünce, rehberimiz aracılığıyla bu mumyaların buraya nasıl geldiğini sorduğumda; müzayededen aldıklarını söylediler. Ama yüzümde oluşan gülümsemeyle rehberimize hiç de inandırıcı değil dedim. Ama rehberimiz Rusçaya çevirdi mi bilinmez. Çünkü sorduğum sorularla Rusların mutlu olmayacağı kesindi. Mumyanın lahitini de çöpten bulduk gibi bir ifadeyle geçiştirmeye kalktıkları için inandırıcılıklarını tamamen kaybettiler. Çünkü bu eserler sadece çalınarak buraya getirilebilecek eserlerdir. Saray inşa edilirken hiçbir masraftan kaçınılmamış. Bu gün bir gramı bin lira civarında olan altın oldukça bonkörce kullanılmış. Musluk ve saatten birçok aksesuara kadar hemen herşey altın. Saray, dünyanın en büyük sanat müzesi olarak Guinness Rekorlar Kitabında yer alıyor. Rehberimiz Rusya Hükümetinin sarayın ve içindekilerinin değerini hesaplattığını ve bu rakamın devlet kasasında saklandığını, ancak devlet sırrı niteliğinde olduğu için açıklanmadığını da söyledi. Rehberimiz, İkinci Dünya Savaşında Alman uçakları tarafından farkedilmesin diye tarihi eser, heykel ve anıtların üzerlerini çuval ve kamuflaj örtüleriyle örttüklerini söyleyince içim cız etti. Ülkemizde bulunan, yüzbinlerce turist çekebilecek kapasiteye sahip tarihi eserleri korumak ve turizme kazandırmak için yapılmayanları düşündüm büyük bir üzüntüyle. Rehberimiz, Alman bombalarıyla şehrin büyük hasar gördüğünü, savaş bitince Rus mimar ve mühendislerinin denetiminde, burada olan Alman esirlerin çalıştırılarak şehrin bozulan tarihi yapısının tekrar inşa edildiğini, Almanlara : "Bu şehri siz yıktınız, o zaman siz yapacaksınız!" dendiğini, inşat işi bitince esirlerin Almanya' ya geri yollandığını söyleyince, tarihe ve tarihi dokuya verilen önem karşısında hayret ettim. Ama ülkemdeki durumu düşününce de üzüntüm bir kat daha arttı. St Petersburg aynı zamanda Rusya'nın Venedik'i olarak ifade ediliyor. Neva nehri şehri ikiye bölüyor. Ayrıca şehir içinden onlarca kanal geçmekte. Burada nehir ve kanal taşımacılığına, ulaşımına çok önem veriliyor. Neva nehrinde aileler de rahatlıkla yüzüyor, nehir kenarında güneşleniyor. Bu muhteşem şehir her yönüyle gezilmeye ve görülmeye değer. Özellikle en uzun günün olduğu beyaz gecelerde! Tabii ki Rusya sadece St Petersburg'tan ibaret değil. Başka yazılarımda da bu ülkede gezdiğim ve gördüğüm tüm muhteşemlikleri sizlerle paylaşacağım. Eğer hayatınızda kendiniz için kalıcı bir şeyler yapmak isterseniz, fırsatlarınız ve koşullarınız ölçüsünde dünyayının farklı yerlerini gezmeye çalışın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM