SEVGİSİZLİK

"Bu ülkede kadın, çocuk, sokak hayvanı, ağaç olmayacaksınız." diyor rahmetli Yaşar Kemal. Çünkü şiddetin her türlüsüne maruz kalmanız mümkün. Yazı yazmak için konu bulmak bizim ülkemizde hiç zor değil. İşte bu cuma "25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü"ydü. Sonra Konya ve Ankara'da sokak hayvanları anlamsız ve nedensiz bir şekilde öldürüldü, köpekler dövüldü, kediler ölsünler diye poşetlere konulup ölüme terk edildi. Bir barınak çalışanı bir köpeği kafasına kürekle vura vura öldürdü. Nasıl bir ruh yapısına sahipler ki bütün canlıları katletmeyi normalleştirebiliyor bu insan görüntüsündeki kötü ruhlar! Gerçekten inanamıyorum; sokak ortasında kadın dövmek, öldürmek, hayvanlara eziyet ve katliam. Bu insanlara çok ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Bana göre özellikle son dönemlerde sevgisizlik, bencillik tavan yaptı. Kadın nedir, kimdir? Neşet Ertaş'ın bir sözü geliyor hemen aklıma: "Kadın insandır, bizler insan oğlu." diyor. Doğru değil mi sizce de? Kadınlar olmasa, sadece erkeklerin olduğu bir dünya oldukça sevimsiz, tek düze ve duygusal anlamda oldukça yetersiz olurdu diye düşünüyorum. Peki kadınlara neden şiddet uygular erkek? Kendisini herhangi bir açıdan yetersiz gören erkek bu açığını şiddetle kamufle etmeye çalışır. Hayvanları sevmeyen kişi insanları da sevemez. Yetersizliğini de böylece tölore ettiğini düşünür. Çok çelişkilidir toplumsal algımız; anne deyince akan sular durur ve "Cennet annelerin ayakları altındadır." deriz, ama aynı kadın sevgili veya eş olunca "Dayak cennetten çıkmıştır." deme cüretini göstererek bu işe de dinsel bir kılıf bulmayı ihmal etmeyiz. Dayağı ya da şiddeti öyle normalleştiriyoruz ki, ebeveynler olarak çocuk yetiştirirken onları arada pataklamayı normal kabul ediyoruz. Hatta anne terliği ile poposuna şaplak yemeyi sosyal medyada espri konusu yapabiliyoruz. Çocuklarımızı dayakla terbiye etmeye kalkıştığımızda şiddet eğilimli kişileri topluma dahil etmiş oluyoruz ve sonra da şikayet ediyoruz. Sonra kayınvalide gelinine kötü davranma hakkına sahipmiş gibi normalleştirmeye gidiyoruz. Oysa aynı kayınvalide gelin olduğunda belki aynı eziyeti ve dayak olayını kendisi de yaşadı. "Ben çektim O da çeksin!" mantığını benimseyebiliyor bazı kadınlar da. Bazı ebeveynler küçük çocukları bir kediyi ya da köpeği çekiştirip dövmeye başlayınca, müdahale etme gereği duymadan tebessümle izlemeyi tercih edebiliyorlar. Hatta bazı ebeveynlerin bu konuda çocukları yürekleklendirdiklerine de tanık olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Sanki o çocuğun eziyet ettiği hayvan acı çekmiyormuş gibi. Bu durumu düzeltmek için hayata karşı bakış açımızı değiştirerek öncelikle insanca, çıkarsız sevmeyi öğreneceğiz. Bu konuda da en büyük ümidim gençliktedir. Çünkü gençler sevgi konusunda ve özellikle hayvan sevgisinde yetişkinlere göre daha ılımlılar ve sevecenler. Yüreğinde sevgi olmayan insan, karşısındaki güçsüz gördüğü kişiyi ya da hayvanı dövüp aşağılamaya eğilimlidir. Dayağın, şiddetin her türüne ve kime uygulandığına bakmadan karşı çıkacağız. Bu konularda yasa uygulayıcılara ve yasa hazırlayıcılara çok büyük görevler düşmektedir. Umuyorum en kısa zamanda bu konuda daha iyi adımlar atılır. Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM