İYİYİZ

Bizim ülkenin insanları gerçekten bazen, bazı konularda çok iyi niyetli, ya da bazı söylemlerinden vazgeçmeye niyeti yok. Hasta birine nasılsın diye sorduğunuzda, alacağınız cevap muhtemelen iyiyim olacaktır. Bir de toplum olarak bizde bir alışkanlık var. Birisiyle telefonla ya da yüz yüze konuştuğumuzda sanırım ilk cümlemiz ve aynı zamanda ilk sorumuz nasılsın oluyor. Tabii tahmin edeceğiniz gibi alacağınız cevap da iyiyim olacak. Yani varolan koşullarımızı en azından ilk anda kamufle etmeye çalışıyoruz ya da saklıyoruz. Neden? Karşımızdaki kişiyi üzmemek adına, ya da ağız alışkanlığı, kibarlık, ne derseniz... Dünyanın en saygın araştırma şirketi Gallup'a göre dünyada mutluluk sıralamasında 74.üncü sırada bir ülkeyiz. TÜİK'in memnuniyet araştırmasına(2022) göre de Türkiye'de her iki kişiden biri mutsuz, hatta çok mutsuz, ama bunu karşısındaki kişiye söylememekte çok kararlı. Örneğin kendi oğlumdan biliyorum. Kemoterapi alıyor, acılar içinde kıvranıyor. Doktorlar nasılsın diye sorduğundaysa, iyiyim cevabı veriyordu. Sağlık durumu iyi olmayan insan iyi olabilir mi dersiniz? O anlarda yüreğimin sıkıldığını, ölüp yok olmak istediğimi, oğlumun bütün acılarını olabilse ben yaşamak istediğimi çok iyi hatırlıyorum. Ayrıca Türkiye'de her altı çocuktan ikisi açlık sınırının altında yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerinden alıntı yapıyorum. Birleşmiş Milletler verilerinde de aynı şey söz konusu. Üç milyon çocuk yeterli beslenemiyor, ya da ölmeyecek kadar yiyecek bulabiliyor. Yani sadece bulabilirse bir dilim kuru ekmek tüketiyor. Bu durum aynı zamanda elbette yetersiz beslenme olduğu için, çocuklarda bir takım sağlık problemlerinin hem fiziksel hemde ruhsal olarak ortaya çıkmasına neden oluyor. 86 milyon nüfuslu Türkiye'de 14,8 milyon kişi yeterli gıda tüketemiyor. Yaklaşık 50 milyon kişi yoksulluk sınırında yaşıyor. Aynı zamanda altı gençten biri de işsiz. İşsiz genç ne demektir? Yoksulluk çeken, mutsuz insanlar nesli. Bir insanın işsiz olması, kendi nafakasını kazanamaması çok üzücü. Neyse ki hala bu değerlerimize sahip çıkıyoruz, yaşatmaya devam ediyoruz. Hani dedim ya, yüzde ellisi mutsuz. Peki, yüzde ellisi nasıl mutlu oluyor bu ekonomik olumsuzluklara rağmen! En büyük mutluluk kaynağımız kişiler. Yani aile, arkadaş, dost, çocuk ve değerler. Değerler neler peki? sağlık, sevgi, başarı, iş. Çok az bir bölümü mutluluğu para olarak görüyor (%6,2). Toplum olarak bugün hala gelecek günlerin güzel olacağına inanıyorsak eğer, işte bu güzel değer ve erdemlere olan inancımızındandır. Aydınlık ve daha eşit, daha adil bir geleceğe olan inancımızı hiçbir zaman kaybetmemek umuduyla, yeşereceğine inandığımız ümitlerimizin var olması dilekleriyle, sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM