Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

FİLLER

Olanaklar el verdiğince insanlar hayata bağlı olmalı, hayatı inandığı gibi ve dolu dolu yaşayabilmeli. Herşeyden önemlisi insan gibi yaşamayı tercih etmeli. Nihayetinde bize armağan edilen sadece tek bir hayatımız var. Kırıp dökmeden, kimsenin hakkını yemeden, onuruyla yaşamalı. Pişman olmadan yaşamak çok önemli. Hepimiz biliyoruz, hata yapma ihtimalimiz var. Ama bu hata dediğimiz şey kasıt içermemeli elbette. Zaten kasıt varsa hata özelliğini kaybetmiş demektir. Nihayetinde hepimiz, yani bütün insanlar belli bir süre sonra bu dünyadan ayrılacak olan canlı formlarıyız. Ama ne zaman ayrılacağımızı bilemiyoruz; belki bir saat belki de yirmi yıl sonra bu hikaye noktalanacak. Bu yüzden çıkarsız, beklentisiz sevmeli; sadece insanları değil, kimsesiz bir sokak köpeğini, yeni doğmuş bir kedi yavrusunu da sevmeli. Bir ağacın dallarına kırılmasın diye destek vermeyi ya da bir talikayı taşıyan atı daha fazla yorulup eziyet çekmesin diye azad etmeyi, dağılıp dökülmüş çöpleri topladığımızda

GÜLÜMSEMEYİ UNUTMAYIN

Ben birkaç günden beri sosyal medyayı takip etmiyorum, kullanmıyorum. Beni bazı şeylerin çok yorduğunu anladım. Hepinizin bildiği gibi, bir seçim süreci yaşadık ve sonuçları da yine hepimiz biliyoruz. Farklı siyasi görüşten olan bazı kişiler çoğunlukla üstü kapalı ya da açık olarak birbirlerine eleştiri, inceden dalga geçme, kızgınlık gibi şeyler yazıp çiziyorlar. Buraya kadar eh neyse olabilir diyorum. Bazen de bu kızgınlık ya da kırgınlığın dozu fazlasıyla kaçıyor. Ben de bir çoğumuzun eleştiri kültürünü bilmediğimizi hatırlıyorum. Kızgın olduğumuzda, birisine bağırıp çağırırken 43 kasımız çalışıyor, oysa birisine gülümsediğimizde sevgiyle yaklaştığımızda 17 kasımız çalışıyor. Yani sevmek, tebessüm etmek sizi her zaman daha iyi hissettirir ve yormaz! Ancak bu gündem içerisinde beni fazlasıyla üzen şey ise depremzedeler için yazılıp çizilenler. Depremzedelere bu noktada hakaret, incitici ifadele

ANNE

Ben bu hayatta en çok anne olmayı sevdim. Kadın her zaman merhameti, koruyuculuğu ve toparlayıcı yönüyle annedir. Kadınlar farklı meslekleri farklı şehirlerde ya da ülkelerde yapsalar da, konumları ne olursa olsun annelik duygusunun onları kolay kolay terketmeyeceğine inanıyorum. Lady Godiva 17 yaşındayken kendisinden bir hayli büyük Mercia Kontu Leofric ile evlenir. Evliliğin ilk zamanları iyi giderken, istediği yüklü vergiler sebebiyle çiftçilerle arası açılır. Halk ağır vergilerden isyan halindedir. Kont Leofric'in eşi Lady Godiva halktan yana tutum alır. Eşini vergileri indirmesi yönünde ikna etmeye çalışır, ancak sonuç elde edemez. Kont, eşinin bu konuşmalarından o kadar çok bunalır ki, eşine asla kabul edemeyeceğini düşündüğü bir teklif yapar. Lady Godiva'nın at sırtında, çıplak şekilde, sadece saçlarına sarınarak Coventry sokaklarını boydan boya geçmesi koşuluyla vergi yükünü azaltacaktır. Lady Godiva'nın buna cesaret edemeyeceğine i

HİÇ ?…

"Biz ulus olarak 6 Şubat 2023'te gece uykuya daldık. Saatler 04:17'yi gösterirken, on ilimizde yaşayanlarımız çığlık çığlığa bağrışıp yardım istemeye çalıştık. Çoğumuzun bağıracak vakti, yardım isteyecek gücü de kalmadı. Bazılarımız sonsuzluğa göçtük. Sağ kalanlarımız neye, kime üzüleceğini bilemedi. Çünkü sadece sevdiklerimizi kaybetmekle kalmadık. Evimizi, geceleri uyumak için uzandığımız yatağımızı, arabamızı, cebimizdeki parayı, ayağımızdaki çorabı da kaybettik. Üç gün hiç yardım eden olmadı. Üç gün yemek veren olmadı. Temiz suya halen yeterince ulaşamıyoruz." diye ifade etti Yılmaz Özfırat. Ben beş yıldan beri hiçbir konsere, düğüne katılmadım, ta ki bu akşama kadar. Bu akşam Antakya Medeniyetler Korosu, benimle belki aynı, belki benzer acıyı yaşayan, maddi her şeyini toprağın altında bırakıp, her şeye rağmen nefes almaya çalışan bir kentimizden, Hatay'dan tüm acılarına rağmen Edirne'ye gelerek Avrupa Birliği'nin

YAŞAMAK ÜMİT ETMEKTİR

Cumhuriyetin ve sosyal devlet anlayışının en büyük kazanımı, zeki ve mücadeleci ruha sahip, okumaya istekli çocukların ekonomik durumları yetersizde olsa okuyabiliyor ve sosyal devlet anlayışı ile de normal şartlarda hayal dahi edilemeyecek başarı ve makamlara geliyor olmalarıdır. İşte böyle bir profil ve hikayeye sahip, son dönemlerin popüler insanlarından biri de ; Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'dır, Mardin Savur'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Mardin'de tamamlayan Sancar, yüksek öğrenimine 1963'te İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladı. Başarılı geçen yüksek öğrenim sürecinin ardından iki yıl kadar Savur'da hekimlik yapan Sancar, daha sonra burslu olarak Johns Hopkins Üniversitesi'ne girdi. Burada Claude Rupert ile birlikte yürüttüğü gen klonlama deneyleri olumlu sonuçlar verdi ve moleküler biyoloji alanında ilk başarısını kazandı. 1977-82 arasında DNA onarımı üzerine çalışmalar yürüttü ve doçentlik tezini bu