ÖZLEDİM

Bugün yine yanına geldik. Doğum günün kutlu olsun benim canım. İyi ki sen bizim oğlumuz oldun ve bize anne baba olmayı öğrettin. Şimdi de acı çekmeyi öğreniyoruz hergün yeniden yeniden... Seni çok özledim ve senin yanına gelince de bitmiyor ki bu özlem! Çokk uzun zaman oldu değil mi? Sen de beni özledin mi? Sen tıp fakültesini kazandığında "100. yılda doktor olacak benim oğlum." diye düşünüp ne çok sevinmiştim. Seninle yaşayamadığımız çok şey var. Beyaz önlüğünle diploma aldığını, hasta muayene ettiğini göremedik örneğin. Hani sen eşinle işe giderken çocukları bize bırakacaktınız, sonra akşam işten çıkınca hem çocukları hem de sizin için hazırladığımız yemek tencerelerini kapıdan alıp gidecektiniz? Bana yine "Doktor annesi" diyorlar senin annen olduğum için. Sizin meslekte "Meslek kardeşliği" varmış. Geçen gün bir doktor hanım bu ifadeyi senin annen olduğumu bildiği için kullandı. Sen gittin ve bize büyük bir miras bıraktın. Biz de anne-baba olarak bu manevi mirası gururla yaşatmaya çalışıyoruz. Bu şehirde senin adının verildiği bir sokak ve çocuk parkı var. Sen küçük çocukları da çok severdin, kıyamazdın onlara. Şimdi o parkta çocuklar oyunlar oynayıp adını yaşatıyorlar. Hergün ağlamıyorum örneğin, ancak bu özel günlerde de göz yaşlarıma hakim olamıyorum işte. Biliyorum, göz yaşlarıma sen de dayanamazsın. Ben de sensizliğe dayanamıyorum. "Yas, iki hayat yaşamak gibidir. Biri, herşey yolundaymış gibi davrandığımız yer, diğeri ise kalbimizin sessizce acı içinde çığlık attığı yer." İşte normal hayat akışında insanları bıktırmamak, normalmiş gibi davranmak için ve ruh sağlığımızı da tamamen kaybetmemek için, dahası her yaptığımızda seni yaşatabilmek içinde nefes aldığımız sürece ayakta durmaya çalışıyoruz. Sana geldiğimizde yanına uzanıp hiç kalkmak istemiyorum, ama babanla bu düşüncemi hiç paylaşmıyorum. Beni kaybetmekten korkuyor onun için paylaşmıyorum duygularımı. Altı ay önce doktor, kolonoskopi dedi baban için, çok tedirgin oldu "Kanser miyim?" diye. Neyse, sonuç çıktı da rahatladı. Geçen gün hastaneye gittiğimde doktor lokal bir işlem yaptı ve "Acıdı mı?" diye sordu. "Hayır" deyince büyük bir şaşkınlıkla yüzüme baktı ve "Neden acı yok diyorsunuz?" diye sordu. Senin yaşadıklarını bildiğim için acılar ve ağrılar beni asla korkutmuyor. Böyle söyleyince doktor itiraz etti "Acı duyup duymadığınızı söylemek zorundasınız." diye. Ağrıdan ve ölümden asla korkmuyorum. Fakat ölünce seninle olacak mıyım, görebilecek miyiz birbirimizi? Endişeleniyorum, görüşemeyeceğiz diye. Birlikte kahve içebilecek miyiz örneğin? Sonra birlikte yürüyüş yapabilecek miyiz, ya da ben senin boynuna sarılıp öpebilecek miyim? Yazdıklarımı ya da senin yanına geldiğimde yaptığım konuşmaları duyuyor musun bilmiyorum. Sadece duyduğunu hayal ediyorum. Bugün dört yıl onbir ay yirmialtı gün oldu seni özlemeye başlayalı. Daha kaç yıl özlemekle geçecek bilmiyorum. Bugün 29 Ekim 2023 Pazar, Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun. Bugünün benim için anlamı sadece 100. yıl değil, aynı zamanda 25. yaş günün. İyi ki doğdun Cumhur Denizim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?