Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TÜKETİM

Geçenlerde büyük bir zincir kafede çalışan biriyle yaptığım sohbette; bu iş yerinde müşterilerden arta kalan veya taze olmayan bütün yiyeceklerin çöpe gittiğini söyledi. Şirket politikaları gereği; dışarıya çalışanların yiyecek çıkartmasıda yasakmış. Kendilerince haklı olabilirler elbette ancak bu yiyecekler keşke sokak canlarına ulaştırılabilse. Yada bir kaç günlük gıdalar, müşterilerin hiç bozmadan veya yemeden bıraktıkları yiyecekleri de yoksul veya ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilse... Böylece işe yaramış olur ve çöpe gitmez. Dünyada açlıkla mücadele eden; gıda ve içecek temiz suya ulaşamayan milyonlarca insan var. Bunun küresel bir sorun olduğununun farkındayız. Aslında daha önceden yaşadığımız ;köy tarzı yaşamı tercih etsek daha doğru ve israfı önleyen anlayışı sadece yiyecekler açısından değil; aynı zamanda diğer malzemelerin dönüştürülmesi açısından da benimsemiş oluruz. Örneğin köyde yemek artmaz. Artarsa kedi ve köpeğindir. Meyve sebze kabuklarını küçük ve büyükbaş

ARILAR

Bu haftaki yazım mevsim kış,havalar soğuk ve karlı olunca sıcacık ve tatlı bir yazı olsun istedim. Özellikle kış mevsiminde insanlar daha çok kapalı alanları tercih ettikleri için solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda da gözle görülür bir artış söz konusu. Böyle soğuk havalarda da dengeli ve iyi beslenmek, gribal enfeksiyonlardan kaçınmaya çalışmak için bir takım şeylere dikkat etmek gerekiyor. Bir de kışın pekmez,bal gibi ürünleri tüketmek bahsettiğimiz korunma yöntemleri arasında sayılabilir. Çünkü bu besinler öncelikle vücudumuza enerji verirler, dolayısıyla üşümemizi engellemeye de destek olurlar. Tabi eğer kilo almak gibi bir kaygınız varsa az tüketmekte fayda var. Bir de hemen her aile bütçesine uygun bal bulabilme olanağımız da var. Bazı bal çeşitleri gerçekten çok pahalı. Özellikle Karadeniz Bölgesin'de ve Kars'ta gördüğüm fiyatlar gerçekten astronomik olmakla birlikte; Edirnemiz'de üretilen ve satılan bal çeşitleri daha ulaşılabilir ve ekonomik anlamda alınabile

DEĞER

Edirne'de yaşamayı, bu kentin havasını solumayı, binlerce yıllık geçmişinde adımlarken yakaladığım ahengin melodik ritmini seviyorum. Bazen Roma İmparatoru ve Edirne'nin kurucusu Hadrianus'la karşılaşıyorum, bazen de Edirneli İstanbul Fatihi Sultan II. Mehmet'i saygıyla selamlıyorum. Sonra Mimar Koca Sinan'ın büyük bir titizlikle Selimiye Camiinin temellerini kontrol etmek için Eski Camiye doğru kalfasıyla yürüdüğüne şahitlik ediyorum. Derken Şükrü Paşa'nın Edirne savunmasını yaptığı tabyalardan askerlerine hem cesaret hem de emirler veren inançlı sesini duyuyorum. Heyecandan neredeyse küçük dilimi yutacağım diye düşünürken o da ne! Büyük Komutan, Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk! Eski Edirne Belediye binasının merdivenlerinden inerken göz göze geliyoruz. O'nu büyük bir heyecan ve saygıyla, reveransla selamlarken gür sesiyle bana dönerek; "Nasılsın çocuk? Bak, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı. Edirne'deyim, bu haft

7 ÜLKE

Türkiye'de en çok tüketilen ve özellikle erkeklerin daha çok içmeyi tercih ettiği çorba çeşidi desem, "kırmızı mercimek çorbası" yanıtını bir çoğumuzun söylediğini duyar gibiyim. Benim çocukluğum ve ilk gençlik yıllarımda yani 1980'lerde Türkiye mercimek üretiminde fazla verdi. O dönemlerde televizyona (sadece TRT kanalı vardı.) Türkiye'nin ilk diyetisyen profesörü rahmetli Ayşe Baysal (Mercimek Anne) çıkar, mercimek tüketiminin insan sağlığına olumlu etkilerini sürekli anlatır ve mercimekle yapılan onlarca yemek tarifi verirdi. Hatta "mercimek kırmızı et ile eş değer besinler içermektedir." diye de vurgulamayı ihmal etmezdi. Bütün bu propaganda fazla üretilen mercimeğin iç piyasada tüketilip depolarda kalmaması için yapılırdı. Çünkü ülkemiz adeta tahıl ambarı gibiydi. Çok bereketliydi, toprağa bir verdiğinde sana en az doksandokuz veriyordu. İşte biz bu bolluk sürecini yaşarken Kanada
GÖZLERİM DİYORUM. KAHVE KOKUSU OLUR DA HİSSEDERSİN ; SONRA ATEŞE CEZVEYİ KOYUYORUM. İÇİNE İKİ FİNCAN SU. ÜZERİNE BOLCA KAHVE. SEN KOKUYORSUN. BEKLİYORUM, BEKLİYORUM. TAM BEŞ YIL OLDU. BENİ DE ALMIYORSUN. (03/01/2024 saat 00:35 annen Aynur uysal)

VEDA ZAMANI

Düşünüyorum da, bunca yıllık hayatımda hiç yeni yılı kutlamak için ekstra özenle hazırlandığım bir gün ayırmamışım. Bu da benim eksikliğim olsun. Hem bu hayatta istediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyi yapacak zamanımız veya koşullarımız oluyor mu, oldu mu? Dünya telaşı deyip ha bire koşturmuşum da kutlamayı hiç düşünmemişim. Az önce beni kim aradı biliyor mu sunuz? Berkay'ın (Akbaş-2016 10 Aralık'ta İstanbul Vodafone-Arena'da ki hain terör saldırısında şehit olan genç doktorun) annesi. Sadece sesimi duymak istemiş. Öylesine samimi, öylesine dostça, sıcacık ve bir o kadar da sarıp sarmalayan bir ses tonuyla...Biz bir birimizle konuşarak, ses vererek destek olmaya çalışıyoruz işte. İki doktor annesi. Oğlumun sonsuzluğa gidiş zamanı geldi ya. Alın size farklı bir başlangıç işte. Dün farklı bir yıldı ve bu gün farklı bir yıl. Peki bir günde her şey değişti mi veya değişecek mi? Ocak ayının birinci günün