UMUT 2024

İnsan gerçekten çok ilginç, çok güçlü ve bir o kadar da güçsüz bir canlı. Güçlü insanlar; umut etmekten, olumsuz olayları iyiye çevirmeye çalışmaktan asla vazgeçmeyen mücadeleci kişilerdir. Böyle insanların mücadele etmek için inançlı yürekleri ve kendilerine güvenleri vardır. Bu insanlar hayat boyu hep güçlüklerle karşılaşan, ancak pes etmeyi akıllarına dahi getirmeyenlerdir. Umut etmek, aynı zamanda kendinize inanmakla eş değerdir. Kendinize inancınızı kaybettiğinizde bir şeyleri de umut etmeniz neredeyse mümkün değildir. Bir söz okudum: "Sana en çok şey öğreten, hissetmeyi hak etmediğin acıdır." Ne kadar doğru sizce? Kim, hangi acıyı, ne kadar hak ediyor? Bu hak edişin kriteri nedir mesela? Sen birini gidip öldürürsen bu eylemin karşılığında yakalandığın takdirde bir ceza alma olasılığın çok fazladır. Ancak hayat bu kadar eşit ve adil mi davranıyor insanlara? Hiç sanmıyorum. Özellikle bizim ülkemizde yaşıyorsanız bu olasılık oldukça fazladır. Akşam haberlerinde gördüm, kadın şehir içi ulaşımda kullanılan otobüslerden birinde ayakta yolculuk yapıyor ve bir beyefendiden oturmak için yer istiyor. Daha doğrusu yanında oturan çocuğunu kucağına almasını, çocuğun yerine oturmayı istiyor ve o erkek bu talep karşısında kadını yumrukluyor iyi mi? Şimdi bu hak edilmiş bir haksızlık mı? Önümüzdeki cuma günü "Kadınlar Günü". Maalesef bu günün içini de bir güzel boşalttık ve sanki sadece eğlenmek için, pahalı hediyeler alınsın diye bu gün seçilmiş gibi gösteriliyor. Daha fazla tüketelim de uyanıklar para kazansın diye adeta. Oysa bu ülkede yaşayan bir çok kadının hediyeden daha ciddi öncelikleri var: Mesela; koca, sevgili, abi, baba ve erkek arkadaş şiddetinden korunmak. Şiddete baş vurmak isteyen psikopat insanları caydıracak kanunlar çıkartılsa? Ya da kız çocuklarına maddi olarak yetebilecek bir iş bulabilmek gibi. Bu gün toplum tarafından tanınan ünlü kadınlar bile şiddet mağduru olduklarını ısrarla söylerken, bazı şirket sahiplerinin bilmem ne pırlantanın kadını çok mutlu edeceğini televizyon reklamlarında sürekli yayınlatmalarının "dayanılmaz hafifliğini yaşıyorlar mı" bilinmez. Şimdi yerel seçimlere de çok az zaman kaldı ya. Siyasiler acaba biz kadınlara vaatlerden daha fazlasını verebilirler mi? Örneğin ben emekli öğretmenim ve insanca yaşayabilmek için maaşımın yetersiz olduğunun farkına varırlar mı? Çalışırken aldığım maaşımın % 60 azaldığını bilirler mi? Çocuklarımızı okula gönderirken rahatça harçlık verebileceğimiz ve erkeklerin kazançlarına muhtaç olmadan ekonomik özgürlüğü yaşayabileceğimiz işimiz olsa. Her şeyden önemlisi kadın olmaktan önce insan olduğumuzu her zaman korkusuzca hissedip, güvenle yaşayabileceğimiz bir ülke ve şehir istesek anlamlı ve yerinde olmaz mı? Bu umutlarla tüm kadınlarımızın "Kadınlar Günü" kutlu olsun! Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM