ÇÜRÜMEK

Nasıl Böyle Olduk? Ben tek başıma sokağa çıkmaya, akşam bir arkadaşımla bir yerde oturup kahve içip, sohbet etmeye korkmaya başladım. Ben böyleysem genç kızlar ne yapsın?Onların gündüz vakti dahi güvende olduğunu düşünmedikleri, korktuklarını görebiliyorum. Kime emanet edeceğiz canımızı bu ülkede. Sosyal bir çürüme var ve toplum olarak en büyük sorunumuz bu! Özellikle bazı televizyon kanallarının gündüz kuşaklarında yer alan birbirini aldatan eşlerin ve arkadaşların yer aldığı programlar sosyal çürümenin boyutunu gözler önüne seriyor. Ayrıca ekonomik sıkıntılar, bazı liyakatsız kişilerin hak etmedikleri makamlara gelmesi, eğitim sisteminin içinin boşaltılması, hoş görünün, iyi niyetin ve güvenin yerini korku, tehdit, torpilin alması, demografik yapının ısrarla değişime uğratılmaya başlaması, bu ülkenin uzun yıllardır katlanarak artan sorunları sonuç olarak kadınların ve çocukların can güvenliği için giderek daha çok tehdit oluşturmaya başladı. Kadın ve çocukların tecavüz ve katledilmeleriyle ilgili haberlerle dış basında yer alıyor olmamız kabul edilebilir gibi değil. Bugün "kadın ve çocuk tecavüz ve cinayetlerini" protesto etmek için birçok kadın örgütü ve bu konuya duyarlı STK'larla sesimizi duyurmaya çalıştık. Bu konuda fikrini belirtmek isteyen herkese konuşma imkanı verildi. Kadın Cinayetlerini Önleme Platformu Kurucusu Dr. Gülsüm Kav hocamızın konuşması bize gerçekleri bir kez daha hatırlatırken, aynı zamanda asla kötümserliğe kapılmadan mücadeleye devam mesajını vurguladı. Kendisinin de ifade ettiği gibi sadece üzgün değiliz, aynı zamanda öfkeliyiz. Hocamız, ümitsizliğe kapılmadan, nerede ihtiyacı olan bir kadın varsa orada olmamız gerektiğini vurguladı. Kadın cinayetleri konusunda mevcut yasalar gerektiği gibi uygulansa (6284 sayılı yasa) bu konudaki girişimleri caydıracağından şüphemiz yok. Daha önceki yazılarımda ifade ettim mi hatırlayamadım. Ancak bir kez daha vurgulamak istiyorum. Küba'da yaklaşık olarak otuz beş yıldan beri cinayet vakası yok ve sadece başkent Havana'da küçük bir cezaevi var. Bu cezaevinde de tutuklu ya da hükümlü yok. Çünkü kanunlar uygunlanması gerektiği gibi uygulanıyor, dolayısıyla caydırıcı. Hatta Küba'da yaşadığım bir tanıklığı aktarmak istiyorum: Gece saat 23:00 civarı turdan dönerken otobüsün ışığından iki çocuğun o saatte yolda yalnız yürüdüklerini görünce paniğe kapıldım ve tur rehberimize büyük bir panikle otobüsü durdurup, çocukları da yoldan almayı ve gidecekleri yere bırakmayı önerdiğimde; rehberimiz "sakin olun hocam, o çocuklara kimse hiç bir şekilde zarar veremeye cesaret edemez. Çünkü kanunlar ve uygulayıcılar bu konuda asla hoş görülü değiller." dediğinde şaşkınlığımı gizleyemedim. Ayrıca Küba'da yöneticilerin büyük bir bölümü kadın. Yani ülkemizde pek olmayan bir şey. kadınların yönetimde söz sahibi olması ve kanunların uygulanması sosyal çürümeyi önlediği gibi güvenli ve insanca bir hayatı da beraberinde getirmiş. Siyasi yönetim şeklini övmüyorum. Fakat kanunlar caydırıcı olup uygulandığı takdirde sorunlar büyük ölçüde önlenmiş oluyor. Bizim ülkemizdeki her kadın ve çocuk yaşamayı ve saygı görmeyi hakediyor. Hepimizin dünyaya gelmesine vesile olan, bize kol kanat geren, doyuran, üreten, el üstünde tutulması gereken kadınların ellerin üstünde mezarlığa koymanın hiçbir mazereti olamaz! Ayrıca nur yüzlü ve günahsız çocuklarımıza hayat boyu unutamayacakları travmaları yaşatmaya hiç kimsenin hakkı yok! Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM