Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZEYTİN AĞACI

Yorgunum, hem de öyle yorgunum ki... Günlük hayatım nasıl geçiyor diye düşünecek olanlar vardır. Kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Birçok iş yaptığımı da düşünebilirsiniz. Ya da ne bileyim, her gün evde temizlik yapıp durduğumu da . Ama düşünebileceğimiz bütün bu işler yorar mı insanı? Ya da her zaman yorgunluk ve tükenmişlik duygusuna gark eder  mi gün boyu yapılan işler?             Bazen bir bardak su doldurmaya üşenirken dahi yorulduğumu farkediyorum.  Bazı hikayelerdeki tembellere  döndüm sanırım!...😂😂😂                                                                             Yaşlanıyorum, farkındayım da  bu kadar yorgunluk fazla geliyor. Abartıyorum belki, kim bilir?        Ben de bu durumumu ciddi ciddi sorgulamaya başladım. Beni günlük hayatta duyduğum, gördüğüm olaylar elbette yoruyor. Nihayetinde toplumsal olaylardan etkilenmemek mümkün değil. Ama bir gerçek var ki, benim oğlum yaşasaydı, ben de böyle bir yorgunluk sendromuna yakalanmayacaktım. Oğlum : “ Anne, yet

İYİLEŞMEK

Trakya Tıpta Onkoloji Bölümünde oğlumla yatarken eşimle dönüşümlü kalıyorduk. Eve gelen çamaşırları yıkayıp kurutuyor, ertesi gün hastaneye gidecekleri hazırlıyorduk. Geçen yıl tam bu vakitler ( 21/Temmuz/ 2018) eve ben geldim. Yemek de kalmamıştı. Çamaşırları yıkadıktan sonra yemek pişirdim, daha sonra yoğurt mayaladım, sabah hastaneye götüreceklerimi toparladım. Evet bir de yemek pişirip götürmek zorundaydık. Çünkü hastanede çıkan yemekleri yemek mümkün değildi. Düşünsenize, o kadar yoğunluk ve stresin içinde bir de yemek pişirmekle uğraşıyorsunuz. Hastanede pişen yemekler hem lezzetsiz, hem de kalitesiz olduğu için  mecburen evde uğraşıyorduk.  Bir de Edirne’de oturmayan, ama burada tedavi gören hasta ve yakınlarını düşünemiyorum bile. Onların böyle bir olanakları da yok.  Her koşulda çaresizlik çok zor.  Uyanınca da geceden pişirdiğim yemekleri hastaneye götürmek için hazırlarken, oğlumdan yastığının fotoğrafı ile bir mesaj “anne bak  saçlarım dökülüyor.” O görüntüyü ve ondan sonra

SEÇİM

Ben hep oğlumu anlatıyorum bu satırlarımda ve hastalık sürecine dair paylaşımlar yapıyorum. Bu süreç benim içimden asla çıkmayacak ve  ruhumda hep var olacak. Ama biz oğlumla elbette ki güzel, tebessüm edebileceğimiz o kadar çok anı biriktirdik ki. Bunları da hatırlıyorum bazen. Ruhumun iyileşmesi mümkün mü?  Değil tabii.                                                                                                       Çocuk olmak, özellikle çok sevilen bir çocuk olmak güzel şey. Çocukken yaptığımız bazı davranışlar ve tavırlarda, ne olursa olsun yaşımıza ve çocukluğumuza yorulursa daha sevimli ve hoşgörü ile kabul ediliyorsa güzel. Bizler bu tür duyguları kendi çocukluğumuzda yeterince yaşayabildik mi, kabul edilebilirliğimiz nasıldı diye sorgulamaktansa, ebeveyn olarak çocuğa sevgi 🥰 ve şefkatle yaklaşmak ve o sevgiyi minicik gözlerden anlamak, daha iyi bir seçim gibi geldi hep.                                                                   DENİZ  üç dört yaşlarındaydı, havala