Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SEVGİSİZLİK

"Bu ülkede kadın, çocuk, sokak hayvanı, ağaç olmayacaksınız." diyor rahmetli Yaşar Kemal. Çünkü şiddetin her türlüsüne maruz kalmanız mümkün. Yazı yazmak için konu bulmak bizim ülkemizde hiç zor değil. İşte bu cuma "25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Önleme Günü"ydü. Sonra Konya ve Ankara'da sokak hayvanları anlamsız ve nedensiz bir şekilde öldürüldü, köpekler dövüldü, kediler ölsünler diye poşetlere konulup ölüme terk edildi. Bir barınak çalışanı bir köpeği kafasına kürekle vura vura öldürdü. Nasıl bir ruh yapısına sahipler ki bütün canlıları katletmeyi normalleştirebiliyor bu insan görüntüsündeki kötü ruhlar! Gerçekten inanamıyorum; sokak ortasında kadın dövmek, öldürmek, hayvanlara eziyet ve katliam. Bu insanlara çok ağır yaptırımlar uygulanmalıdır. Bana göre özellikle son dönemlerde sevgisizlik, bencillik tavan yaptı. Kadın nedir, kimdir? Neşet Ertaş'ın bir sözü geliyor hem

ÇOCUKLAR

Dün "Dünya Çocuk Hakları Günü"ydü. Bu konuda çeşitli etkinlikler düzenlendi ve çocukların haklarına vurgu yapıldı. Aslında bir toplumdaki gelişmişlik göstergesi, o toplumun çocuklarına verdikleri değerle doğru orantılıdır diye düşünmekteyim. Çocuklar doğdukları andan itibaren bir takım haklara sahip olduklarını bilmiyorlar elbette. Ama biz ebeveynler, dünyaya getirdiğimiz çocuklarımızın her şeyden önce korunup kollanmaya ve sevgiye muhtaç olduklarını bilmek durumundayız. Eşit zeka oranına sahip olmasına rağmen sevgisiz büyüyen çocukların sevgiyle büyüyen çocuklara göre daha başarısız olduklarını bütün araştırmalar göstermektedir. Evladına sevgiyle kol kanat geren bir ebeveynin, gerektiğinde bir çok fedeakarlığı da hiç düşünmeden yapabildiğini artık hepimiz biliyoruz. Otuz yıl, ergenliğe yeni adım atan ve ergen genç çocuklarla geçti meslek hayatım. Çok şey öğrendim bu genç çocuklardan. Ben de onların hayatına elimden geldiğince

BÜYÜLÜ EV

Hepimizin bir hikayesi var değil mi ? Bazı mekanlar ve bazı insanlar sizde öyle güçlü anılar bırakır ki... Bazen hüzünle de olsa yaşadıklarınızı hatırlar ve yüzünüzü tebessüm kaplar. Bazen de hiç olmadık bir şekilde özlem sarar ruhunuzun derinliklerini. Çocukluğumun geçtiği bir ev var, üç katlı ve ben en çok giriş katını her ayrıntısıyla hatırlıyorum. İki oda ve koridordan sonra iki basamakla mutfağa ve tuvalete inilir, sola dönünce bir basamak daha inince de yeniden sola döndüğümüzde bodrumun merdivenleri başlar ve az ileride ise içinde kazanlı sobası olan banyo yer alırdı. Ama o evin koridoru o kadar çok ayrı ki benim için. Giderek biraz daha genişleyen ve benim habire minik plastik topla sek sek oynadığım o koridor. Sevildiğimi hissettiğim, yaramazlıklarımın dedem tarafından kamufle edildiği ve minik plastik topla sek sek oynayıp topu tuvalete kaçırıp yenisinin habire alındığı o koridor. Eğer biz başka şehre taşınmamışsak, benim koşar

CESARET

Bir Hint masalına göre kedi korkusundan endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Bir büyücü fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya baslar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür ve der ki; "Sen cesaretsiz ve korkak hayvansın. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardim edemem." Ben küçük çocukları çok seviyorum. Sevme nedenlerimden biri de henüz yetişkinler gibi kendilerine bir konfor alanı yaratıp da bu durumu herhangi bir nedenden bozarım endişesi yaşamadıkları için. Yani biz yetişkinlere nazaran oldukça korkusuz, samimi ve dürüst olmaları. Aslında kocaman bir yüreklerinin olduğunu unutur ya da görmezden geliriz. Biz yetişkinler sevmekten korkuyoruz. Cesaretimiz olmadığı için bulunduğumuz koş