Kayıtlar

Ocak, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EVİMİZ

Bazı benzin istasyonları ve alışveriş merkezlerinin lavabolarında elinizi yıkarken su kısa aralıklarla akar. Fotoselli olduğu için de üç beş saniye sonra yeniden akmaya başladığını bir çoğumuz bizzat deneyimlemiştir eminim. Hem tasarruflu, hem daha temiz, etrafı ıslatıp yerlerde lüzümsuz ve pis bir görüntü oluşturmuyor. Bu sistem çok doğru bir uygulama ve o kadar içselleştirmişim ki, evde dahi ellerimi yıkarken avucuma sabun alınca ovalarken musluğu hemen kapatıp biraz sonra yeniden durulamak için açarım. Sonuçta biz bu dünyayı atalarımızdan emanet aldık ve çocuklarımıza, torunlarımıza miras olarak bırakacağız diye düşünürüm hep. Geçtiğimiz hafta sonu bizim belediye hoparlörden duyuru yapmış, üstelik bazı farklı sosyal medya platformlarında bu duyuruyu paylaşmış. Ama ben o gün bu duyuruyu hiç duymadım ya da okumadım, iyi mi? Çünkü evde yemek pişiriyorum, bir yandan da temizlik yapmaya çalışıyorum. Üstelik özellikle sebzeye ağırlık veriyorum ve ıspanakları temizliyorum. Malum,

GÖNÜLLÜ KULLUK

Koşulların hiç hak etmediğiniz şekilde cereyan ettiğini düşündüğünüz oldu mu? Böyle bir durum yaşadığımızda bazen varolan bütün seçeneklerin sonlandığını düşünür "kader" deriz; yada kendi kendimizi motive edip koşulları fazlasıyla zorlamaya devam ederiz. Peki koşulların hiç hak etmediğiniz biçimde olup olmadığının farkında değilseniz, size empoze edilen yanlış donanımlarınızın doğru olduğuna inandırıldıysanız? İfade etmeye çalıştığım o yanlışlar belkide sizi tamamen pasifize edip dönüştürdüyse öyle kalmaya devam edeceksiniz. Yanlış eğitim insanın kimliğini ve kişiliğini yok eder. Eğitim derken sadece okuldan bahsetmiyorum. Zaman zaman en yakınınız dahi sizi ifade ettiğim şekilde yönlendirebiliyor. Bu bir arkadaşınız, eşiniz hatta ebeveyniniz de olabilir. İnsan insana niye böyle davranır diye düşündüğümüzde ise farklı olasılıklar ortaya çıkabiliyor. Kıskançlık, cehalet ve en vahimi de hiçbir art niyet gütmeden öyle inan

MAVİ GÖZLÜ DEV

Bu dünyadan bir NAZIM HİKMET geçti. Anlattıkları aslında o kadar vatanseverce, o kadar milliyetçiydi ki, bir türlü farkına varamadık bu gerçeğin. Paşa torunuydu Nazım Hikmet. Ama tam 17 yılını şiir yazdığı için cezaevinde geçirmek zorunda kaldı ne yazık ki. Ve evet, aynı zamanda çok gerçekçiydi. Bazen bize akrep gibi olduğumuzu hatırlattı ve korkak karanlıktan çıkmamızı istedi. Dili varmasa da, bu ülkenin kötü gidişinde kabahatin büyük bölümünün kardeş gibi sevdiği yurtaşlarında olduğunu da yazmaktan çekinmedi. Özlemin azı çoğu olmaz deyip ne kadar ağır bir duygu olduğunu vurguladı en içten ve insani duygularla. Sanırım en büyük özlemi de çok sevdiği vatanıydı. "Dört nala gelip uzak Asyadan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim!" derken, nasıl da güzel çizmiş dizeleriyle ülkemizin coğrafyasını. Bazen özleminin sevdiği insana Vera'sına olduğunu da hiç gizlemedi aslında. Ondört yaşından beri şiir yazıyordu bu büyük usta. So

ÇILDIRDIK MI?

Maddi açıdan iyi durumda olmak, hatta zengin olmak elbette iyi bir şey diye düşünürüz bir çoğumuz. Ama önemli olan, paranın nasıl kontrol edildiği. Para mı size hükmediyor, yoksa siz mi paraya? Paranın amaç değil araç olduğunu, insanlık, dürüstlük, iyilik gibi düşünce ve davranışların yanında parayı doğru kullanmanın da bu değerler kadar önemli olduğunu bilmek durumundayız. Maalesef günümüzde bir çok insan için para amaç haline dönüştü, öyle bir şey ki, önceliklerimiz değişti. 1980 yapımı "Tanrılar Çıldırmış Olmalı" filmi 60 milyon dolar hasılat yapmıştı. Başrolde oynayan N Xau, ilk filmde sadece 300 dolar kazandı. 36 yaşında ilk kez para ile karşılaşmıştı. Harcamayı bilmiyordu. Maddi şeylere değer vermeyen bir kültürden geldiği için, kazandığı parayı ailesine suyu ve elektriği bulunan bir tuğla ev inşa etmek için kullanmış olmasına rağmen, gelirini yönetecek becerisi yoktu. N Xau 1989’da çevrilen ikinci filmde 80.000 dolar kazandı. Hızlı