Hayal Destekçisi

Biricik oğluma hayal destekçiliğine başlamıştım, geniş ufuklar açmak, hedeflerine bir nebze olsun katkı sunabilmek,  daha da önemlisi stresini azaltmaya yardımcı olabilmek adına. Fazla sorumluluk sahibi, titiz, hayatı fazla ciddiye alan, ders çalışmanın dışında tenis oynayan, müzik dinlemeyi seven, pozitif enerjisiyle iletişimi iyi olan bir genç. İyi bir hitabet yeteneği de cabası. Eklemem gereken bir özelliği daha var, o da hırslı olması. “Çok ciddiye alıyorsun, bu kadar yıpranmana gerek yok.” dediğimde, benim yanlış düşündüğümü söyler, düşüncemde ısrarlı olduğumu  düşündüğünde de :       “Ben böyleyim, yapacak bir şey yok.” deyip noktayı koyardı.                                                    Özellikle yazılı sınavlardan beklediğinin altında bir not almışsa, sormayın gitsin stres oranını. Gelsin anne terapileri. Gezdirmeler, şehir dışına götürmeler.                                                                                                                                                              Fen lisesine başlamıştı, henüz birinci sınıfta. Tabii ortaokulla lise, hem ders işlenişi, hem de sınavlarda  sorulan sorular açısından farklılıklar gösterir. Bir buçuk ay sonra yazılı sınavları başladı. Akabinde de sonuçlar açıklandı. Bir gün eve geldiğinde suratı düşmüş ve stresliydi. Ne olduğunu  sordum. Tarih yazılı sınavından 67 aldığı için morali bozulmuş. Bu notun Fen Lisesinde birinci sınıf için iyi bir not olduğunu, hatta bu notun hiç bir önemi olmadığını defalarca  anlatmaya çalıştım. Özellikle ilk yazılı sınavlardan aldığı notlar düşük değildi. Ancak oğlumu tam mutlu edecek notlar da olmadı. Birinci yazılı sınav not ortalaması yine de 90’ın altında değildi. Bu nedenle ikinci ve ondan sonraki yazılı sınavlarda inanılmaz derecede  ders çalışmaya başladı. Çok düşük notlar da alabileceğini defalarca ifade etmeğe çalıştım. Hatta stresini atması için arkadaşlarıyla gezmesinin iyi bir yöntem olduğunu da söylerdim. Çok sevdiği tenisin de iyi bir terapi olacağını söyleyip, spora devam etmesine de destek oluyordum. Biz gerçekten çok güzel bir aileydik. Stres mi oğlumu hasta etti, bilemiyorum ki? Ben tıp doktoru değilim. Ama bazı şeyler sadece genlerle mi, ya da ne bileyim çevre koşullarıyla mı ortaya çıkıyor? Hırslı olmak da genlerle mi ortaya çıkar ki?  Ya da biz kendisine değer verdiğimiz  için mi böyleydi? Sorularım hiç bitmeyecek sanırım.                                                                    Bitmeyen “acabalarım” karşısında ; eşimin bana ara sıra söylediği bir cümlesi var : “Hayatta bilgisayardaki gibi geri al tuşu yok!”                                                                                                                                         Gerçekten de öyle. Biliyorum, hiçbir şey oğlumu geri getirmeyecek ama...”Acaba” hiç bitmeyecek. Sevgiyle ve sevdiklerinizle, soru işaretlerinin çokça olmadığı bir dünyada  kalın...🌹🌹🌹

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM