DEĞMEZ Mİ

İnsanlar okuma-yazma öğrenmek, bir meslek sahibi olabilmek, hayata daha iyi koşullarda başlayabilmek umuduyla okula gönderilir ya da gider. Sonra bu koşulları gerçekleştirmek için eğer gerçekten istiyorsa elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar. Aileler de çocuklarının geleceği daha iyi olsun diye maddi imkanlarını çocuklarının önüne sererler. Özel derslere, kurslara harcanan zamanın ve paranın hesabını yapmak mümkün olmaz. Önemli olan çocuğun geleceğidir çünkü. Tabii bunun bir de psikolojik tarafı var. Özellikle lisede bütün aile çocuğun geleceği için neredeyse olağanüstü hal ilan eder. Bütün sosyal aktiviteler ertelenir, özellikle gencin hobileri yavaş yavaş yok olur. Bu süreçte rehabilite olma olasılığı da yoktur. Öğrenci derslerle uğraşırken bir de ergenlikle gelen fiziksel ve psikolojik değişimlerle mücadele eder. Lisede geçen en az dört yılın sonunda o sınav günleri gelip çatar. En az oniki yıldan beri binbir emek ve güçle biriktirdiği bilgilerini kullanma, harcama zamanı gelir. Ama bu zaman o kadar kısıtlıdır ki hiç kimse gencin psikolojik durumunun farkında değildir. Öyle ya, üniversite adayı çelikten de sağlam bir psikolojiye sahip olmak zorundadır! Sınav haftası hastalanmak yada bir kaza geçirme olasılığı söz konusu ise eğer bütün emekler o yıl için heba olmuş demektir. Düşünsenize iki hafta içinde girdiğiniz bu sınavlar sizi geleceğe götürecek. İşte bu sorumluluk hissinin ağırlığı her gençte farklı tepkileri de beraberinde getirmektedir, kalpte ritim bozukluğu, yüksek ateş,idrar kaçırma, mide bulantısı, kusma, aşırı asabi tavırlar, zona çıkarma gibi. Karakter olarak dayanıklı diye ifade edebileceğimiz gençlerde dahi bir takım olumsuz tepkiler görülebilir. Yaklaşık bir ay sonra dananın kuyruğu kopar, üniversite sınav sonuçları açıklanır, hayal kırıklığı ya da sevinç yaşanır. Aslında geleceğimizin teminatı diye baktığımız çocuklarımıza bu kadar ağır ve sistemsiz bir eğitim sistemi büyük zarar vermekte. İlkokuldan itibaren özenli ve dikkatli bir rehberlik ve yönlendirmeyle çocuklar geleceğe hazırlanmaya başlasa, herkes ilgi ve beceri alanına göre yönlendirilebilse, bu kadar çok üniversite açılıp herkes üniversite okuyacakmış gibi bir algı yaratılmadan ortaokuldan itibaren mesleğe yönlendirilse, hem daha dinamik, hem de ara eleman ihtiyacını çözümlemiş bir ülke oluruz. Ayrıca gençlerin fiziksel ve psikolojik sorunları da en aza indirgenir. Böylece daha mutlu ve hoş görülü bir toplumun temelini de atmış oluruz. Buna değmez mi?..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM