Kayıtlar

Şubat, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ELDE NE KALDI ?

Acıyı, özlemi en dibine kadar yaşayan biri olarak bazen kendi kendime "Elde ne kaldı?" diye soruyorum. Sonra da cevabını iyimserlikle bulmaya çalışıyorum ve "Biz millet olarak ne büyük güçlüklerin üstesinden geldik, bu felaketi de atlatacağız." diyorum. Üç haftadır ulusça içimizdeki boşluk dolmuyor ve yüreğimizdeki sızı bitmiyor. Halk müziği sanatçısı Karsu'nun "Neredesin Sen" diye seslendirdiği ve sözleri Ataol Behramoğlu'na ait bu türkü, acıların sembolü oldu. Karsu, Hollanda'da depremzedelere yardım amacıyla düzenlenen "Ulusal Eylem" gününde televizyon kanallarının 2 saatlik ortak yayını sırasında yaklaşık 89 milyon Avro(1.78 milyar TL.) para toplanmasına öncülük etti ve ortak yayında seslendirdiği bu türkü ile tüm dünyayı ağlattı. Toplanan bağışların Türkiye ve Suriye'deki depremzedelerin gıda, su, ilaç ve barınma ihtiyaçları için kullanılacağı vurgulandı. "Gece sevdiklerinle birl

DERSAADET APARTMANI

En büyük bilinmezlik, belki de bilinirlik, herşeyin mutlaka değişecek olması. Oysa bazen bazı şeylerin asla değişmeğeceğini düşünüyoruz yada inanıyoruz. Neden? Çünkü bizim için bir şeyler ifade ediyor. O nedenle de değişme olasılığını dahi zihnimizin bir köşesinden geçiremiyoruz. Düşünün, anılarınızın çokça olduğu, çocukluğunuzu geçirdiğiniz bir ev. Bu evden mesafe olarak çok uzakta olsanız da sizin için değerli. O anıları o evde yaşatmaya çalışan bir de babanız varsa, çok daha özel olduğunu düşünürsünüz. Sonra mı? Sonrası bir iş kamyonu ters yöne giriyor ve geri geri gidiyor. Babanız da doğru yönde otomobilini kullandığı için, kamyonun yarattığı dehşetten kendini kurtaramayıp can veriyor. Siz bu haberle sarsılırken ve aynı zamanda bir sürü formaliteyle uğraşırken, bir de kentsel dönüşümden daha fazla pay almak isteyen bir müteahhitin psikolojik baskısına ve ayak oyunlarına maruz kalıyorsunuz. Edirne Sinema İzleyici Topluluğu

KOYU GRİ

Hatay'a geldiğimizden beri henüz tam alışamadığımı düşünüyorum. Üç ay oldu bu kente taşınalı, ama bir kaç komşunun dışında sürekli görüştüğüm kimse yok. Neyse ki annemlere daha yakın bir şehire tayin olduğumuz için moral olarak daha iyiyim. Bir de Van oldukça serin bir kent olduğu için zaten dört yıl boyunca soğuğuna bir türlü alışamamıştım. Oğlumuz da yaş olarak pek büyük bir çocuk olmadığından, gerçekten Van'ı oğlumun sık sık hastalandığı bir kent olarak hatırlayacağım. Ama orada kurduğumuz arkadaşlıkları ve paylaşımı bir daha hangi şehirde bulabilirim diye de düşünmeden duramıyorum. Lojmanda yaşadığımız için ilişkiler daha samimiydi haliyle. Herkes birbiriyle kardeş gibiydi, çocuklar bahçede rahatça oyun oynayabiliyorlardı. Oysa burada aynı samimiyeti yakalamak sanırım çok daha uzun zaman alacak. Anadolu insanı birbirini er ya da geç kucaklar nasılsa. Ama burayı daha çok seveceğimi düşünüyorum. Burada lojman olmadığı için şimdilik bir ev kiral

DURUM BU

"Öyle bir açmaza düştü ki vatan. Uyku belli değil. Çöktü üstümüze bir kara duman. Işık belli değil,loş belli değil." diyor Ümit Yaşar Oğuzcan. Gerçekten, özellikle son bir haftadan beri yaşadığımızı özetliyor. On ilimiz yerle bir oldu neredeyse. Ama hiç yıkılmayan bir ilçemiz var orada, Hatay'ın Erzin ilçesi. Belediye başkanı Ökkeş Elmasoğlu'na nedenini soruyorlar ve verdiği cevap oldukça düşündürücü: "Tek bir kaçak yapıya izin vermedim. Bana herkes kızdı, memlekette tek doğru adam sen misin dediler! Şu an vicdanım rahat." Son cümle çok anlamlı değil mi? Ne yaparsanız yapın, ama günün sonunda vicdanınız rahat olsun. Ve Erzinlilerde deprem travması da olmayacak. Yakınları öldü diye vicdan azabı da çekmeyecekler. "Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz." diyor Yunus Emre. İnanın, tahminlerimin üstünde sağladığımız birlik ve beraberlikle sanki Kuva-yi Milliye ruhunu yeniden c

FELAKET

İnsan üşümekten utanır mı? Bugün üşümekten utandığım kadar utanmamıştım daha önce. Çünkü onbinlerce insanımız şu anda bu soğukta enkazın ve karın altında. Ben çok uzun süreden beri haber bültenlerini izlememeye çalışıyordum. Çünkü haberleri izlemeye başlayınca moralim bozuluyor diye düşünüyordum. Ama bugün televizyonda haber programlarının başından kalkmadım. Hatta su içmeyi dahi kendime zaman kaybı olur düşüncesi ile hareket ettim veya etmedim dersem abartı olmaz. Sadece bir ara dışarı çıkmak durumunda kaldım. Deprem bölgesine sivillerin ulaşması mümkün olmadığı için, ihtiyaç duyulabilecek giysileri eşimle birlikte Edirne Belediye Başkanlığı Atatürk Kültür Merkezi'ne teslim ettik. Bütün samimiyetimle söylüyorum, Edirnemle gurur duydum. Çünkü birçok insan aynı duyarlılıkla koşmuş, elindekini ya da cebindekini paylaşmaya çalışıyordu. Araba park edecek yer bulmakta zorlandık. Aynı şekilde Kızılay Kan Merkezinde de bir yoğunl

DEPREMM

Bugün "gün aymadı" ne yazık ki. Aslında farklı bir yazı hazırlamıştım. Ama uyanınca, ülkemizdeki falaketi öğrendim ve hemen farklı bir yazı kaleme almam gerektiğine karar verdim. Tıpkı 1999'daki Marmara depremi gibi, bu felaketi de unutmamız mümkün değil. Maalesef bu felaket en az on ilimize zarar verdi. Benim yakınlarımın büyük bir kısmı da bu illerde yaşıyor. Acı düştüğü yeri yakıyor. Herkes çok korkmuş ve perişan durumda. Biliyorsunuz bu illerde aynı zamanda yoğun bir kar yağışı da söz konusu. Sabahtan beri elimde telefon yakınlarımla iletişim kurmaya çalışıyorum. Güzel ülkemin çilekeş insanları, acıyı birlikte paylaşıyoruz da umarım bundan sonra güzellikleri de hepimiz eşit paylaşırız. Kuzenimin henüz ilkokula gitmeyen kızının sesini de telefonda duydum. Çok korkmuş çocuk, sarsıntının etkisiyle bu karlı ve soğuk havada panikle çorap bile giyemeden dışarı fırlamışlar, herkes arabalarında sabahlamaya çalışmış. Kar kalınlığı bazı yer