ENGEL

Corona virüs salgınından önce düzenli olarak yüzmeye gidiyordum. Gittiğim otelin havuzuna bir de bedensel engeli olan genç bir kadın annesinin desteği ile gelip yüzme dersleri alıyordu. Aşağı yukarı aynı günlerde ve saatlerde geldiğimiz için sürekli karşılaşıyorduk. Annesi O'nu rehabilitasyon amacıyla getiriyor diye düşünüyordum. Hepinizin bildiği gibi corona döneminde riskli olduğu için havuzlar kapatıldı. Sonra bundan bir ay önce Devlet Hastanesi'ne muayene olmak için gitmiştim; Kayıt işlemlerimi yaptırmak için koridordaki masaya yaklaştım. Kimliğimi çantamdan çıkartıp görevliye uzatmak için karşıya bakınca havuzdaki o genç kadınla karşılaştım!.. O'nu görünce yüzümde hem şaşkınlık, hem de memnuniyet ifadesi oluştu. Sırada başka bekleyen hastalar olduğu için sadece "hayırlı olsun" demek bile çok hoştu benim için. Çünkü bir insanın çalışması demek, özellikle engelli bir birey için ne kadar muhteşem bir olay. Böylece hayatın içinde olduğunu, işe yaradığını, dışlanmadığını hissediyor. Biz de toplumdaki herhangi bir kişi olarak engellilerle hayatı paylaşmanın güzelliğini paylaşmış oluyoruz. Göz göze geldiğimizde o gözlerdeki özgüveni iliklerime kadar hissettim. Doğru ve anlamlı olan buydu... Hayatı paylaşmak için engel yok. Sadece 3 Aralık'ta değil her zaman hayatı paylaşacak inancımız olmalı. Engel yüreğimizde ise, o engeli hiç bir şey iyileştiremez ve aşamaz. Hepimiz birer engelli adayıyız. Engelli olmak bir seçim değildir, kaderdir. Bazen genlerimizle, bazen doğum anında gelişen bir olumsuzlukla veya yaşadığımız herhangi bir kazayla engelli olabiliriz. Ayrıca bazen bazı kişiler karşısındaki kişiye sinirlenince "spastik" diyerek hakaret ettiğini sanıyor ya!.. Belki o ortamda böyle bir çocuğa sahip bir ebeveyn vardır ya da bir yakını öyledir. O ortamdaki bütün insanların ne düşüneceği bir yana engelli birey yakını veya ebeveyni olan kişiyi ne kadar kırdığınızı, incittiğinizi düşünebiliyor musunuz? Bir de insanların fiziksel engellerini görmelerine rağmen dalga geçip eğlendiğini sanan insan kılığındaki canlılar da olabiliyor. İşte o zaman özellikle bu tipleri dışlamak gerekiyor. Hayat bir çoğumuz için karşılaştığımız sıkıntılar açısından hiç te kolay değil. Fakat engelli insanlar için hayatın sağlıklı olan insanlardan çok daha zor olduğu kesin. Özellikle ülkemizde kolaylaştırıcı bakış açısının son dönemlerde daha çok gündeme getirildiğini unutmayalım. Özellikle kamu binalarında engelli çıkış rampaları, engelli tuvaletleri yaygınlaşmaya başladı. Bir de bir ebeveynin en büyük korkusu nedir diye sorsam?.. Engelli bir bireyin kendini ne kadar zor ifade etmesidir, çocuğu olanlar için çocuklarının kendilerinden önce sonsuzluğa gitmesidir. Oysa engelli çocuğu olanların ise kendilerinin çocuklarından önce sonsuzluğa gitme ihtimalidir. Çünkü bu ebeveynler kendilerinden sonra çocuklarına kimin bakacağı, kaygısı yaşamaktadırlar. 3 Aralık engelliler gününde engellilerin de yaşama hakkı olduğunu unutmayalım. Sevgi ve sağlıkla kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜKSEL HANIM

NİYE?

ÖZLEDİM